Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/6722 E. 2020/8096 K. 23.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/6722
KARAR NO : 2020/8096
KARAR TARİHİ : 23.12.2020

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 6.000.000 TL (eski para) peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000,00 TL’nın yasal faizi ile davalılardan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 9.707,66 TL.ye yükseltmiştir.
Davalılar, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla 13. Hukuk Dairesinin , 04.04.2017 tarih ve 2016/31053 Esas, 2017/3958 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ile davanın kabulüne dair verilen karara karşı bu kez hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin 16/05/2013 tarih ve 2012/193 Esas, 2013/1678 Karar sayılı kararının davacı tarafından temyizi üzerine 13.Hukuk Dairesinin 04.04.2017 tarih ve 2016/31053 Esas, 2017/3958 Karar sayılı ilamı ile “ Bozma ilamına uyulduktan sonra mahkemece, emsal kararlar dikkate alınarak usul ekonomisi gereğince yeni bir bilirkişi incelemi yapılmamasına karar verilmiştir. Bozmadan önce bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda; mahsuplaşma işleminin yapılmadığı, şeklinde görüş bildirmiştir. Mahkemece, gerek devletin resim kurumları arasındaki yazışmalardan, gerek hak sahiplerine ait liste başlıklı belge kapsamından ve gerekse aynı nedenlerle açılan ve reddedilip, yargıtay incelenmesinden geçmek suretiyle kesinleşen dosya kapsamlarından, davacının peşin ödediği paranın mahsubunun yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahsup işleminin yapılıp yapılmadığı somut olarak kanıtlanmadan sadece celbedilen yazılar ve belgelerdeki soyut ifadelere dayalı olarak ödenen peşinatın mahsup edildiğinin kabulü yürürlükteki mevzuata ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Bu durum Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2014 tarih ve 2013/4495 Başvuru sayılı ilamında da açıkça belirtilmiştir. O halde mahkemece, ödenen peşinatın mahsup edilip edilmediği yönünde, tüm belgeler üzerinde inceleme yapılarak, mahsup yapılmadığına ilişkin bilirkişi raporu ve bu rapora yönelik itirazlar da dikkate alınmak suretiyle ödenen peşinatın mahsup edildiği somut olarak kanıtlandığı takdirde davanın reddine şayet mahsup işlemi somut olarak kanıtlanamıyorsa davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken….” gerekçesiyle davacı yararına hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemece, davacı tüketici ile müzakere edilmeden tek taraflı olarak inşaat maliyetlerinin sözleşmeye ve mevzuata aykırı olarak belirlendiği, inşaat maliyet hesaplarının herhangi bir aşamasında peşinat ve avans ödemelerinin mahsuplaşmaya konu edildiğine dair somut bir bilginin dosya kapsamında yer almadığı, ayrıca davalı …’nin dosyada mevcut muhtelif tarihlerdeki yazışmalarında mahsuplaşmanın yapılmadığına ilişkin kabullerinin yer aldığı, dolayısıyla mahsuplaşma yapıldığı yolundaki soyut iddiaların dayanaksız kaldığının anlaşılması gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davacı ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1. maddesinde “… borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen takbik edileceğini, bankaca kesin hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini, kabul ve beyan eder. ” şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp borçlandırma sözleşmesi ile 72.893.433, borçlandırma senedi ile 11.622.360 TL( eski para ), olmak üzere toplam 84.515.793 kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 90.000.000 TL (eski para) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği ve böylece davacının kullandığı kredi miktarı tutarında borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece davacı tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edildiği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.