YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/6343
KARAR NO : 2021/4797
KARAR TARİHİ : 28.04.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalıdan ….marka kavun tohumunu satın alıp, tarlalarına ayrı ayrı ekip gereği gibi baktıkları halde yetişen ürünlerin bu markalı tohumun kavunu olmadığını, başka özellikler gösterdiği gibi veriminin de üç kat düşük olduğunu ileri sürerek zararlarına karşılık toplam 89.853,27TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişler, bilahare yargılama sırasında dava değerini 93.124,81 TL’ye artırmışlardır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 16/04/2018 tarih 2015/42841 esas 2018/4564 karar sayılı ilamı ile ” Davacıların yaptırdıkları tesbit davalının yokluğunda yapıldığı gibi, bilirkişi raporu davalı tarafa tebliğ edilmemiştir. Davalı, tesbit raporuna bu sebeplerle itiraz ederek, zararın zirai hastalık ve doğal sebeplerle oluştuğunu, bir ziraat mühendisinin bazılarına ilaç yazdığını savunmuştur. Kaldı ki, yargılama sırasında alınan raporda davacıların zararının hesaplanmasında masrafların düşülmemesi gerektiği belirtilmiş, tespit dosyasında alınan raporda masraflar düşülerek zarar hesabı yapılmış olup, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu anlaşılmıştır. O halde, mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, dosya içerisindeki bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. ” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile davacı … için 8.465,22TL, … için 5.667,00TL, … için 8.090,06TL, … için 11.605,47TL, … için 15.680,09TL, … için 14.829,51TL’nin dava tarihi olan 06/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
HMK’nun 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; davacılar, davalı ile yapılan sözleşme kapsamında üretim yapmak üzere teslim edilen kavun tohumlarının …kavun tohumu olmadığını belirterek mahrum kaldıkları gelirin tazmini için eldeki davayı açmışlardır. Bozma ilamında; delil tespiti dosyasında düzenlenen bilirkişi raporu ile yargılama sırasında alınan rapor arasında, davacıların zararının hesaplanmasında masrafların düşülmesi gerekip gerekmediği noktasında çelişki olduğu, çelişkinin giderilmesi yönünden rapor alınması gerektiği belirtilmiştir. Bozma ilamı doğrultusunda dosyaya kazandırılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda, zarar toplamından üretim masraflarının indirilmesi gerektiği ve bu miktarın da brüt gelirin 1/3’ü oranında olması gerektiği belirtilerek hesaplama yapılmış ise de, söz konusu oran yönünden raporun denetlenebilir olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, çelişkinin giderilmesi yönünden konusunda uzman üçlü bilirkişi kurulundan bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınması gerekirken tek kişilik ziraatçı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bir ürünün satış fiyatı içinde, o ürünü elde edebilmek için yapılan üretim giderleri de bir girdi olarak bulunmaktadır. Bu durumda, ilçe tarım müdürlüğünden dava konusu ürüne ilişkin üretim giderlerinin dekar başına ne kadar olduğu hususu sorulduktan sonra, davacı üreticilerin bu ürünü yetiştirmek için üretim sürecinin başından itibaren yapacağı ya da yapmış varsayılacağı giderlerin hesaplanması, elde edilecek ürün bedelinden bu maliyet hesabı sonucu çıkan rakamın ve yapmayarak tasarruf ettiği giderlerin mahsubu gerektiği gözetilerek, yine davaya konu ürünün hasat dönemi itibarıyle ortalama satış fiyatı da araştırılarak; davacıların gerçek zararının belirtilen şekilde tespiti bakımından dosyada mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi gidermek amacıyla önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetersiz rapora itibar edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.Başkan