Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/6206 E. 2021/8053 K. 08.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/6206
KARAR NO : 2021/8053
KARAR TARİHİ : 08.09.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki bağışlamadan rücu davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile 10/09/2010 tarihinde nişanlandıklarını, 2011 yılı yaz mevsiminde düğün yapmak üzere anlaştıklarını, düğün öncesi 03/10/2010 tarihinde resmî nikâh ile evlendiklerini, her ne kadar davalı ile 2 yıllık evlilikleri olduğu görünse de düğün öncesi birliktelik yaşamadıklarını, karı-koca yaşantılarının olmadığını, nişanlı ve nikâhlı geçirdikleri 2 yıllık süreçte davalıya her türlü maddi ve manevi destekte bulunduğunu ancak davalı tarafın ortak hayat kurmak için bir türlü adım atmadığını, psikolojik olarak yorulduğu için boşanma davası açtığını ve boşanmalarına karar verildiğini, davalının yuva kurmak gibi bir niyeti olmadığı halde boşanma kararını temyiz ettiğini, ancak temyiz incelemesini beklemeden temyiz talebinden feragat ettiğini, temyiz talebinden feragat ettikten kısa bir süre sonra başka biriyle nişanlandığını öğrendiklerini, nişanlılık sürecinde ve nikah sonrasında davalıya 4 tane altın yüzük, 5 tane 22 ayar altın bilezik, küpelerden ve kolyeden oluşan altın takı seti, 3 altın bilezik, 1 tane gümüş yüzük, çatal kaşık bıçak takımı, perde, tencere, çaydanlık cezve seti aldığını, bu olay nedeniyle çevresinde dolandırılmış bir insan olarak tanındığını ileri sürerek; 30.000 TL manevi tazminat, alınan ziynet eşyaları ve yapılan masraflar için 30.000TL maddi tazminat olmak üzere toplam 60.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Bozmaya uyan mahkemece; davacı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle boşanma davasının açıldığı, bu nedenle bağıştan rücu sebebinin boşanma davasının açıldığı tarihte öğrenilmiş kabul edilmesi gerektiği ve bu hâli ile de davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 295 /2. (mülga 818 Sayılı Borçlar Kanununun 244/2) maddesinde; bağışlananın, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranması halinde, bağışlayanın bağışlama sözünü geri alabileceği ve bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; dava, davalıya bağışlanan ziynet ve eşyalara yönelik bağıştan rücu istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin davacı ile davalının 03/10/2010 tarihinde evlendikleri, taraflar arasında görülen Acıpayam Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/05/2013 tarihli ve 2012/332 Esas ve 2013/181 Karar sayılı kararı ile davalı eşin tam kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verildiği ve bu hükmün 27/09/2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece; davalı eşin tam kusurlu olduğunun boşanma kararının kesinleşmesi neticesinde davacı eş tarafından öğrenildiği kabul edilerek, süresinde açılan davada uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.