Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/5657 E. 2021/4627 K. 26.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5657
KARAR NO : 2021/4627
KARAR TARİHİ : 26.04.2021

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KARABÜK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile 13/01/2015 tarihinde temizlik hizmet sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereğince temin etmesi gereken malzemele için davalıya bir çok kez yazılı ve sözlü uyarılarda bulunduklarını, en son 27/08/2015 tarihinde noterden gönderdikleri ihtarname ile eksikliklerin giderilmesini, aksi halde sözleşmenin 16. maddesinin uygulanacağını belirterek süre verdiklerini, sonuç alamayınca 28/09/2015 tarihinde sözleşmeyi feshettiklerini, sözleşmenin 22. maddesi uyarınca davalının ihtar ile fesih tarihi arasında yükümlülüklerini yerine getirmediğinden sözleşme bedelinin %0,03’ü (onbinde üç) üzerinden geciktirilen her gün için toplam 180.782,44 TL ceza uygulandığını, ayrıca sözleşme bedeline göre yatırması gereken asgari kesin teminat tutarı ile imzalanan sözleşme için verdiği kesin teminat tutarının TEFE oranı ile güncellenerek, güncellenen kesin teminat ile verdiği kesin teminat arasındaki 38.452,487 TL farkın davalı tarafça ödenmesi gerektiğinin tespit edildiğini, tahsili için 23/12/2015 tarihli yazının davalıya gönderildiğini, şirketin 29/12/2015 tarihli yazı ile taleplerini reddettiğini ileri sürerek; 180.782,44 TL ceza ile 38.452,48 TL teminat farkının, sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının tek taraflı hazırladığı sözleşmenin 26. maddesine göre fesih ertesinde genel hükümlere göre tasfiye yapması gerektiğini, yatırdıkları teminatın 1.196.000 TL tutarlı olup, dava konusu alacaktan çok fazla olduğunu, temerrüde düşürülmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile, 38.452,48 TL kesin teminat farkı, 116.633,83 TL ceza olmak üzere toplam 155.086,31 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının sair istinaf taleplerinin reddine; davacının faiz başlangıcına ve türüne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmekle, bu yönden istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının “Hüküm” başlıklı bölümünün faiz başlangıcı ve türüne ilişkin bulunan (1) no’lu bendinin kaldırılmasına; davacının davasının kısmen kabulü ile; 38.452,48 TL kesin teminat farkı, 116.633,83 TL ceza olmak üzere toplam 155.086,31 TL alacağın 08/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; mahkeme kararının diğer bentleri yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 6100 sayılı HMK’nın “Duruşma yapmadan verilecek kararlar” başlıklı 353/1-b-2 maddesi; “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzeltilerek yeniden esas hakkında, (…) duruşma yapılmadan karar verilir.”;
Aynı Kanunun 359/2 maddesi ise; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü içermektedir.
Açıklanan bu kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata edilmesi ve bu hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmelidir.
Somut olayda; bölge adliye mahkemesince, davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabul edilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılarak, taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi suretiyle yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; infazda tereddüt oluşturacak şekilde, sadece ilk derece mahkemesince verilen hükmün (1) nolu bendinin kaldırılması, hükmün diğer kısımlarının ise aynen muhafaza edilmiş olması karar verilmesiyle yetinilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK’nın 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının temyiz eden tarafa iadesine, HMK’nın 373/2 maddesi uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 26/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.