Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/565 E. 2020/3558 K. 29.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/565
KARAR NO : 2020/3558
KARAR TARİHİ : 29.06.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kurum tarafından 08/01/2014 tarihli yazı ile 108,44 TL yersiz ödemenin ve 24.000,00 TL cezai şartın tahsiline yönelik işlem yapıldığını ileri sürerek kurum işleminin iptali ile çekişmenin giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, olay ile ilgili soruşturma raporunun düzenlendiğini, dinlenen kişilerin muayene olmadıklarını, reçete yazdırmadıklarını, ilaçları kullanmadıklarını anlattıklarını, kurum işleminin sözleşmeye uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, kurum işleminin yerinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir .
1- HMK’nın 266.maddesi hükmüne göre; Çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda, SGK uzmanı ve hukukçu iki bilirkişinin hazırladıkları bilirkişi kurulu raporuna davacı tarafından nedenleri açıklanarak itiraz edilmiş, mahkemece itirazın karşılanması sağlanmaksızın anılan bu rapor hükme dayanak alınmıştır .
Anılan raporu hazırlayan bilirkişiler, konunun uzmanı olmadıkları için sundukları rapor da dosyada bulunan soruşturma raporuna dayanmaktadır ve uyuşmazlığı aydınlatıcı nitelikte değildir.
O halde, mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan (içinde kardiyoloji uzmanı doktor bilirkişinin de bulunduğu), uyuşmazlığı aydınlatan, itirazları da karşılayan, taraf ve Yargıtay denetime elverişli rapor alınmak suretiyle, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; uzman bilirkişi tarafından hazırlanmayan ,itiraza uğrayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu konu bozmayı gerektirmiştir.
2- Davadaki uyuşmazlık, dava dışı sigortalı kişiler adına düzenlenen reçetelerin, bu kişiler muayene edilmeden bilgileri dışında düzenlendiği iddiasına dayanmaktadır. Bu durumda, cezai şarta konu işlemin dayanağı dava dışı sigortalı kişilerin beyanı olduğuna göre, bu kişilerin de tanık olarak dinlenilmesi gerekmektedir.
O halde mahkemece, belirtilen eksik yerine getirilerek müfettiş raporunda ifadesi alınan sigortalılar dinlendikten sonra ve alınacak beyanlarla birlikte diğer delillerin değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile davanın reddine ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3- Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir .
SONUÇ; Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.