Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/5413 E. 2020/8152 K. 23.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5413
KARAR NO : 2020/8152
KARAR TARİHİ : 23.12.2020

MAHKEMESİ: ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davada, 31/05/1982 tarih ve 8/4811 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden davalı …Ş. tarafından inşa edilen … Barajı ve HES’in inşa ve işletme esaslarını düzenleyen Kararname ekinde “Rezervuar Sahası Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce istimlak edilecektir. Baraj ve santral yeri ise projenin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca onayından sonra projeye uygun olarak şirket tarafından istimlak edilecektir. … projesinin işletmeye alındığı tarihten itibaren en geç 6 ay içerisinde … santralinde kurulan Oymapınar Hidro Elektrik Santralinin planlanan düzende çalışması halinde bırakılacak suyun meydana getireceği taşkının önlenmesi amacıyla Oymapınar HES Projesinin kapsamında yer alması gereken masraflar ile … Barajı ve HES Projesinin Rezervuar alanı istimlak bedeli arasındaki fark Kepez tarafından DSİ’ye geri ödenecektir” hükmünün yer aldığını, yine kararnamenin eki esaslarının son bölümünde … Barajı ve HES projesinin gerçekleşmesi sırasındaki gelişmeleri denetlemek ve geri ödeme hesabını karara bağlamak üzere Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı, Devlet Planlama Müşteşarlığı, …, …, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Direktörü ve Kepez ve Antalya Havalisi Elektrik Santralleri A.Ş Genel Müdürlüğü’nden oluşan … Projesi Denetleme Kurulunun teşkil edildiğinin hükme bağlandığını, söz konusu kararnameye istinaden hazırlanıp yürürlüğe konulan … Barajı HES masraflarının DSİ ve davalı … arasında bölüştürülmesine ilişkin esaslar hakkında protokolün anlaşmazlıkların çözümü başlıklı 4. maddesinde de “Bu protokolün uygulanmasından ortaya çıkacak anlaşmazlıklar … Projesi Denetleme kurulu tarafından çözüme bağlanacaktır” hükmünün yer aldığını, söz konusu kurulun 28.4.1985 tarihinde toplanarak yukarıda belirtilen 28.04.1985 tarihli protokolü imzalayarak yürürlüğe koyduğunu, masrafların taraflar arasında bölüştürülmesi görüşmelerine 17.01.1991 günü başlanması için davalı şirkete yazı yazıldığını, ancak davalı şirketin görüşmelerin fevkalade hal dolayısıyla ileride mutabık kalınacak bir tarihe ertelenmesini istediğini, ancak sonrasında bir toplantı gerçekleşmediğini, protokolün anlaşmazlıklar ile ilgili 4.maddedeki “Bu protokolün uygulanmasından ortaya çıkacak anlaşmazlıklar … Projesi Denetleme kurulu tarafından çözüme bağlanacaktır” maddesinin
kurul toplanamadığı için işlerlik kazanamadığını ve alacaklarının tespit olunamadığını ileri sürerek, sözleşme hükümlerine uygun şekilde güncelleştirilerek belirlenecek idare alacağının fazlaya ilişkin kısmı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000.000.000 TL’sinin (eski para ile) davalıdan tahsilini istemiştir.
Birleşen Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/993 E. sayılı dosyasında davacı; idare bünyesinde teşkil edilen komisyon tarafından yapılan hesaplama ve güncelleştirme sonucu idare alacağının 22.658.360.215.150 TL (eski para ile) olarak tespit edildiğini, daha önce Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/285 E. sayılı dosyasında kısmi dava açıldığından, dava açılmayan 22.608.360.215.150 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve reeskont faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir. Birleşen Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/4 E. sayılı dosyasında ise davacı, … Barajı Göl Sahası içerisinde kalan arazilerle ilgili olarak açılan kamulaştırma davalarından bir kısmının devam ettiğini, üç adedinin neticelendiğini ve davacılarına idareleri tarafından 182.130.610.000 TL (eski para ile) ödeme yapıldığını, söz konusu kamulaştırma bedeli ödemelerinden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 182.130,61 YTL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, asıl ve birleşen davalarda davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, görevsizlik kararının bozulması üzerine asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl ve birleşen davalarda davacı, 31.05.1982 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı eki ve 11.04.1985 tarihli protokol hükümleri uyarınca alacaklı olduğu miktarın belirlenmesini ve tahsilini istemiştir. Mahkemece alınan 28/07/2005 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalının husumet ehliyetinin devam ettiği, davanın zamanaşımına uğramadığı, Protokolün 2.1 maddesinde açıkça “DSİ tarafından hazırlanmış bulunan taşkın projesi, Kepez (veya Kepez’in mühendisi) tarafından incelenecek ve bu taşkın projesi üzerinde DSİ ile Kepez arasında görüş birliği sağlanacaktır” denildiğini, davalı …’nin … Baraj ve HES tesislerini inşa etmesi dolayısıyla böyle bir görüş birliğinin oluştuğunun anlaşıldığını, sonuç itibari ile davacı DSİ’nin taslak projesinin alacak hesabı yapmak üzere yeterli bir belge olarak görüldüğünü, ancak maliyet hesabının tahkikinin faaliyet alanı dışında kaldığından yapılamadığı bildirilmiştir. Gerek tarafların itirazı gerekse heyet raporunun hesap işinin faaliyet alanları dışında kaldığının bildirilmesi üzerine Mahkemece alınan 21/02/2012 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise; dosya arasında iki tarafın proje konusunda görüş birliğini içeren bir belgeye rastlanmadığını, ancak … Barajı’nın Kepez tarafından inşa edilmiş olmasının görüş birliği oluştuğu anlamına geleceğini, önceki bilirkişi heyet raporu ile aynı görüşte olduklarını, dosyada tezyidi bedel ödemeleri ile ilgili herhangi bir makbuza rastlanmadığını, ancak tezyidi bedel ödemeleri ile ilgili hak sahiplerinin DSİ aleyhine açmış oldukları davaların sonunda, DSİ aleyhine sonuçlanan yargı kararlarının olduğunu, her ne kadar ödeme makbuzu olmasa da tezyidi bedel yargı kararlarının ödemelerin yapıldığına dair yeterli olduğunu, DSİ’nin 1984 -1994 yılları arasında yaptığı masrafların dava tarihine göre değer olarak dönüştürülmüş toplam tutarının 31.308.354,60 TL olduğu, protokol gereği Oymapınar Taşkın düzenleme settelemesi için yapılan keşif özetinin ise 14.924.719,16 TL olduğu, buna göre aradaki farkın 16.383.635,44 TL olacağı, bu tutarın hesaplaşma maddesine göre davalı tarafından davacı kuruma ödenmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiş; itiraz üzerine alınan ek raporda ise görüşlerinde bir değişiklik olmadığını bildirmişlerdir. İtiraz üzerine alınan üçüncü bilirkişi heyeti asıl ve ek raporlarında ise; 31/05/1982 tarihli 8/4811 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “… projesinin işletmeye alındığı tarihten itibaren en geç 6 ay içerisinde … santralinde kurulan Oymapınar Hidro Elektrik Santralinin planlanan düzende çalışması halinde bırakılacak suyun meydana getireceği taşkının önlenmesi amacıyla Oymapınar HES Projesinin kapsamında yer alması gereken masraflar ile … Barajı ve HES Projesinin Rezervuar alanı istimlak bedeli arasındaki fark Kepez tarafından DSİ’ye geri ödenecektir.” dendiği, 11/04/1985 tarihinde imzalanan protokolün 1. maddesinde istimlak masrafı, 2. maddesinde Oymapınar HES’e ait taşkın önleme masrafları, 3. maddesinde de hesaplaşma masraf farkının hesaplanması ve ödenmesinin,
3.5 maddesinde de hesaplaşma yılının düzenlendiğini, hesaplaşma yılının … Barajı ve HES projesinin öngörülen programa göre açılışının 1986 yılı olduğu, ancak işletmeye açılış yılında gecikme olması halinde hesaplaşma yılının buna bağlı olarak erteleneceğinin belirtildiğini, dava tarihine kadar karşılıklı yazışmalara dayalı olarak hesaplaşma tarihinin ertelendiğini, ertelemeden ve dava tarihine kadar hesaplaşma yapılmamasında davacı ve davalının kusurlarının olduğunu, davacı idarenin davalı yüklenicinin hesaplaşmaya gelmediğini beyan ettiğini, idarenin yapacağı çağrı üzerine yüklenicinin gelmemesi durumunda idarenin tek başına hesaplaşma tarihi de tespit ederek hesaplaşma yapması ve karşı tarafa bildirme hakkının bulunduğunu, davacının ödediğini ileri sürdüğünü kamulaştırma bedeli, tezyidi bedel, resmi kurumlara ödediğine dair bedellere ilişkin kanıtlayıcı belgelere dayalı listeler ile bu listeleri kanıtlayan muhasebe kayıtlarını dosyaya ibraz etmesi gerektiğini, davacı tarafça yapılan alternatif keşiflerin varsayıma dayandığını, davalının yapacağı varsayılan 5.751.699,78-TL’lik kamulaştırma bedeli hesabının varsayıma dayandığını, ortada davalı tarafından gerçekleştirilmiş kamulaştırmaya ilişkin bilgi ve belgenin bulunmadığı, 1.196.480,78-TL’nin bilinmeyen inşaat gideri hesabının da varsayıma dayandığını bildirmişlerdir.
Mahkemece, alınan son bilirkişi heyet raporundaki tespitler doğrultusunda, davacının iddiasını ispatlayabilmesi için; taraflar arasında yapılan protokole göre davaya konu ettiği kamulaştırma bedeli, tezyidi bedel ödemeleri, TEK’e yapılan ödemeler, Köy Hizmetlerine yapılan ödemeler, … yapılan ödemeler, İdarece yapılan Yol San’a yapılan ödemeler, Genel Giderler , İnşaat Maliyeti, Sekteleme Kamulaştırma Bedeli, Bilinmeyen İnşaat Maliyetin %15 bedeli ve kamulaştırma bedeli ödediğine dair belgeler, muhasebe kayıtlarının dosyaya ibraz edilmesi gerektiği, buna ilişkin kayıt ve belgelerin dosyaya ibraz edilmemesi karşısında davacının alacağın varlığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; alınan ilk iki heyet raporunda masrafların bölüştürülmesine ilişkin esaslara dair protokolün 2.1 maddesi uyarınca DSİ tarafından hazırlanmış bulunan Taşkın Projesinin, Kepez tarafından inceleneceğinin ve DSİ ile Kepez arasında görüş birliği sağlanacağının öngörüldüğü, davalı …’nin … Baraj ve HES tesislerini inşa etmesi dolayısıyla böyle bir görüş birliğinin oluştuğunun kabul edilmesi gerektiği, davacı DSİ’nin taşkın önlemesine ilişkin taslak projesinin alacak hesabı yapmak üzere yeterli bir belge olarak görüldüğü bildirilmiş, öte yandan tezyidi bedel ödemelerine ilişkin makbuzlar bulunmasa da DSİ aleyhine açılmış davalar sonunda, DSİ aleyhine sonuçlanan yargı kararlarının olduğu ve bu karaların ödemelerin yapıldığına dair yeterli olduğu alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda kabul edilmiştir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda önceki bilirkişi raporlarından farklı olarak talep edilen masraflara ilişkin ödeme belgelerinin davacı tarafından ibrazı gerektiği, davacının yapmış olduğu taşkın önleme projesinin varsayıma dayalı olduğu belirtilmiştir. Şu halde alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmakta olup, Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin karar verilmiştir. O halde Mahkemece, raporlar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde, somut verilere dayalı, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’ un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.