Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/4681 E. 2020/4499 K. 21.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4681
KARAR NO : 2020/4499
KARAR TARİHİ : 21.09.2020

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, İzmir İli, Buca İlçesi, 2. Bölge Dumlupınar mevkindeki … ada, 1 parsel … arsa paylı 3.Kat 13 nolu bağımsız bölümü taşınmazı inşa eden davalıdan satın alan Havva Urhan’dan resmi olarak satın aldığını, Buca Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün Yapı Ruhsatı şefliği tarafından 27/02/2009 tarihli yazıları ile”…. 26/02/2009 tarihli başkanlık oluru ile yapı ruhsat ve yapı kullanma belgeleri iptal olmuştur, bilgilerinize rica olunur” muhteviyatlı resmi belgenin tevdii edildiğini, Buca belediye Başkanlığına yaptığı başvuru sonucunda verilen bilgiye göre, “Buca 45125 ada, 1 nolu parselin tevhit işleminin imar planındaki kat adedi gabarilerine aykırı olduğu, 1987 yılı İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğinin tevhit ve ifrazlarda istisnalar başlıklı 3.03 madde C bendindeki- imar planına göre gabarileri farklı olan parsellerin tevhidine izin verilmez hükmüne aykırılık teşkil ettiği, yasa ve yönetmeliklere aykırı işlemi onaylamaktan sorumlu Metin aksoy’ un İdari Soruşturma ve Adli Soruşturma işlemi yapılması gerektiği “raporu ile yine”…. Yürürlükteki imar planında bitişik nizam 4 kat konut koşullu yapılandırma hakkı bulunan … parsel’e 3194Sayılı İmar Yasası, Buca İmar Plan notları ve İzmir Büyükşehir Belediyesi imar yönetmeliğine aykırı olarak birinci kat bodrum, birinci kat zemin ve beş normal kattan oluşan yapıya 19/06/1998 ve 1995 sayı ile imar durum çizelgesi çizen ve daha sonra bu belgenin üzerine aslında bulunmayan gelişme konut bölgelerinde parsel cephesi 22 metre parsel alanı 600m2 den az olmamak ve kazanılmış toplam inşaat alanını geçmemek şartı ile “h” serbest yapılabilir. “notunu yazan inşaat teknikeri … ve bu belgeyi onaylayan İmar Müdürü … hakkında İdari ve Adli Soruşturma işleminin yapılması gerektiğinin belirtildiğini, bu sebeplerle mezkur taşınmazların 3194 sayılı yasaya aykırı olarak tesis edilmesi sebebi ile idari para cezası ve yakım kararı verilmek üzere yetkili kuruma tevdiine rapor olarak sunulduğunu, bu raporlar üzerine 3194 sayılı yasaya aykırı tesis edilen inaşatlar nedeni ile idare para cezasına ve yıkım kararına hükmedildiğini, burada zamanaşımının da söz konusu olmadığını, zamanaşımı süresinin yıkım kararının verildiği tarihten itibaren başlayacağını, davalıların bağımsız bölümün bedelinin tazmiminde gerek haksız fiil gerek hukuki ayıp, gerek istihdam edenin sorumluluğu gereği sorumlu olduklarını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 150.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne 140,000,00 TL’nin dava tarihi olan 25/12/2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya
verilmesine tapu kaydının iptaline, davalı yanın Tescile yönelik talebin ayrı dava konusu olması nedeniyle reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca, 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2. maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Temyize konu davada mahkemece, hüküm fıkrasında ”davanın kabulüne 140,000,00 TL’nin dava tarihi olan 25/12/2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine tapu kaydının iptaline,” denildiği halde, gerekçeli kararda; ”… bilirkişi raporuna göre 140.000 TL olduğu saptanmış olup, davanın kısmen kabulü gerekirken, kabul şeklinde yazıldığı ve kısa karara uygun karar verme zorunluluğuna göre davanın kabulü ile, 140.000 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine..” denilmiş ve bu şekilde gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmış ve reddedilen 10.000,00 TL yönünden olumlu-olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Bu husus açıklanan yasal düzenlemeye göre HMK 297. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenlerine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA ve 2. bent gereğince davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.391,00 TL peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.