Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/44 E. 2020/1164 K. 12.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/44
KARAR NO : 2020/1164
KARAR TARİHİ : 12.02.2020

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı ile aralarında 04/12/2010 başlangıç tarihli ve 9 yıl süreli kira sözleşmesinin bulunduğunu, davalı kiracının 6.460,25 TL kira bedeli, 731,18 TL gecikme zammı ve 1.294,46 TL KDV olmak üzere toplam 8.485,89 TL borcunun bulunduğunu belirterek 8.485,89 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 08/02/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki taleplerine ek olarak taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 11/2 maddesi gereğince hesaplanan 6.820,02 TL tazminatın da davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, kira bedeli alacağı yönünden davanın kabulüne, 8.485,89 TL’nin davalıdan tahsiline, tazminat alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne, 6568,80 TL cezai şartın tenkisi ile 3.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağı ve ıslah talebi neticesinde, cezai şarta bağlı tazminat istemine ilişkindir.
1-) Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi ( HUMK’nun 74. maddesi ) hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural, sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Aynı Yasanın, 176 ve devamı maddelerinde ise; ıslah müessesi düzenlenmiş olup, ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnalarından biridir. (HUMK. m.83; Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B.6.C.IV, İstanbul 2001, s.3965)
Kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür.
Ne var ki; ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır ( HGK’nun 26.09.2011 tarih, 2011/1-364 E.- 2011/453 K.sayılı ilamı).
Bu durumda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de yeni dava konusu, önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Dolayısıyla ıslahla, dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.
Somut olayda; eldeki dava kira alacağına ilişkin olarak açılmış olup dava dilekçesinde toplam 8.483,89 TL kira bedeli ve ferileri isteminde bulunulmuş, yargılama sırasında sunulan 08/02/2013 havale tarihli dilekçe ile dava dilekçesinin ıslah edildiği bildirilerek, 6.820,02 TL cezai şart bedelinin tahsili istenilmiştir. Davanın kısmen ıslah edildiği, davacının, ayrı bir davanın konusu olabilecek cezai şarta ilişkin tazminat talebini ilk talebine eklediği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı dikkate alınarak; cezai şarta ilişkin talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.