Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/4267 E. 2020/8224 K. 23.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4267
KARAR NO : 2020/8224
KARAR TARİHİ : 23.12.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar ile davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Asıl ve birleşen davalarda davacılar, davalı şirket ve diğer davalı … ile yapılan anlaşma ile bedellerini kredi çekmek sureti ile ödedikleri hayvanların bir kısmının teslim edilmediğini ileri sürerek bu hayvanların bedelinin davalılardan faizi ile müteselsilen tahsilini yahut bu miktarda kredi borcundan mahsunbunu istemişlerdir.
Davalılar, asıl ve birleşen davalarda ayrı ayrı davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, bozmaya uygun olarak icra edilen yargılama neticesinde asıl dava ve birleşen 2012/200 esas sayılı davada kabul diğer birleşen davalarda kısmen kabul kararı verilmiş, hüküm, birleşen davaların davacıları ve davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl ve birleşen dava davacıları, kendilerine teslim edilmesi taahhüt edilen bedelleri de alınan hayvanların bir kısmının teslim edilmemesi nedeni ile eldeki davaları ayrı ayrı açmışlardır. Mahkemece, her bir davacı tarafından açılan bu davalar birleştirilmiş ve tek esas üzerinden yürütülerek görülmüş ve yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleşen 2012/200 esas sayılı davada kabul diğer birleşen davalarda kısmen kabul kararı verilmiştir.
Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkemede, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan,
Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472).
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Yine HMK.nun 27.maddesinin 2. bendi c bölümünde de, hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır. Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, temyize konu dosyada ilk derece mahkemesince sonuca ulaşırken bir adet hayvan bedelinin dava tarihleri itibariyle Euro para cinsi üzerinden Türk Lirasına çevrilerek hesap edilmiş olduğunun tüm dosyaların ortak gerekçesi olarak gösterilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu gerekçe; asıl ve birleşen davalar dava tarihleri ve bu dava tarihleri yabancı para kur fiyatları da göz önüne alındığında, asıl ve birleşen 2012/200 Esas sayılı dosyalarında bu dosyalar davacılarının talepleri hakkında tam kabul sonucuna varılırken diğer birleşen davalarda taleplerin kısmen kabul edilmiş olması neticesi bakımından yeterli bir gerekçe ortaya koymadığı gibi bu ayırımın sebebi de temyize konu karar gerekçesinden anlaşılamamaktadır. İlk derece yargılama makamınca hüküm gerekçesinde yukarıda da belirtildiği gibi sonuca ulaşılırken sadece bir adet hayvan bedelinin dava tarihleri itibariyle Euro para cinsi üzerinden Türk Lirasına çevrilerek hesap edilmiş olduğu açıklaması/gerekçesi ile davaların kabulüne/kısmen kabulüne karar verilmiş ise de bu hesaplamada kullanılan tarih ve değerler gösterilmeden ve nasıl yapıldığı belli olmayan hesaplamalar ile ulaşılan hüküm taraf ve Yargıtay denetimine elverişli değildir ve bu haliyle de yasanın aradığı anlamda ve denetime uygun gerekçeli bir kararın mevcut olmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olmayıp; gerekirse mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir hesap bilirkişisinden teknik verileri gösterir, bu verileri yorumlar mahiyette ve bu yorumların nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, taraf itirazlarını karşılar nitelikte rapor alınarak sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Kabule göre de, Mahkemece; karar başlığı oluşturulurken asıl ve birleşen davacıları ve davalıları ile açılan davaların dava tarihi vb künye bilgilerinin ayrı ayrı gösterilmemiş olması eleştiri konusu yapılmıştır.
2- Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, asıl ve birleşen 2012/302 ve 2012/200 esas sayılı dosyalarda davalı için 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, davacılar için tüm dosyalarda HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.