Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/3302 E. 2020/7065 K. 25.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3302
KARAR NO : 2020/7065
KARAR TARİHİ : 25.11.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 06/10/2020 tarihinde davalı vekili Av. … geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan taraf vekilinin sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, Enerji Nakil Hattı olarak kullanılmak üzere kuruma ait olan 101515 m2 lik orman sahasının 49 yıllığına kullanılması için … Elektrik Kurumuna 08.09.1984 tarihinde izin verildiğini, bu izin çerçevesinde Türkiye Elektrik Kurumu tarafından 05.11.1984 tarihli taahhüt senedi verilerek teslim yapıldığını, 04.04.2002 tarihinde Orman Genel Müdürlüğü ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının …, …, … ve … arasında protokol yapılarak izin sahaları üzerinde düzenlemeler yapıldığını, bunun üzerine Elektrik kurumundaki özelleştirmeler söz konusu olduğundan, 23.11.2005 tarihinde davalı Sedaş Genel Müdürlüğü ile protokol güncellenerek taahhüt senedi alındığını, taraflar arasında yapılan protokoller gereği davalı kurum tarafından ödenmesi gereken 2011 yılına ait arazi kullanım bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek 74.923,97 TL 2011 yılına ait arazi kullanım bedeli, 13.486,31 TL KDV alacağı ve taraflar arasında imzalanan 23.11.2005 tarihli protokolün 3. maddesinin F bendi gereği 1.237,74 TL gecikme zammı toplamı 89.648,02 TL alacağın temerrüt tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, 05.11.1984 tarihli taahhüt senedinin dayanağı olan 6831 sayılı Orman Kanunun 17. maddesinin 3. fıkrasının Anayasa Mahkemesinin 17.12.2002 tarihli kararı ile iptal edildiğini, 5192 sayılı Kanunun 1. maddesi ile yeniden düzenleme yapıldığını ve açıkça devletçe yapılan ve/veya işletilenlerden bedel alınmaz denilmek suretiyle yapım veya işletme şartlarından herhangi birinin varlığının bedelsiz izin verilmesi için yeterli olduğu, 23.11.2005 tarihinde imza altına alınan güncellenmiş taahhüt senedinde ödenmesi gereken miktarın 04.11.2011 tarihinde davacı hesabına yatırıldığını, davacı tarafından talep edilen miktarın protokol hükümlerine uygun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 56.424,02 TL’nin davalıdan tahsiline, dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, gecikme faizi ve KDV alacağı ile ilgili taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm süresi içinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının temyiz itirazları yönünden; davacı eldeki dava ile 2011 yılına ait arazi kullanım bedelini talep etmiştir. Mahkemece, 2011 yılı arazi tahsis bedelinin bilirkişi raporunda 74.589,12 TL olarak hesaplandığı, yapılan 04.11.2011 tarihli 18.165,10 TL’lik ödeme düşülmek suretiyle davalının ödemesi gereken meblağın 56.424,02 TL olarak bulunduğu gerekçesi ile bu bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki; dava açıldıktan sonra davalı tarafından ödenen 18.165,10 TL yönünden, ödeme nedeniyle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve HMK’nun 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca yargılama giderlerinin de davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre belirlenmesi gerekmektedir. O halde Mahkemece, dava açıldıktan sonra davalı tarafından ödenen 18.165,10 TL yönünden, konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderlerinin tarafların dava açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde reddedilen miktara dahil edilerek bu miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücretine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3- Davacının KDV alacağı talebine ilişkin temyizi yönünden; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının sözleşme uyarınca ödemesi gereken tutarın, hesaplanan arazi tahsis tutarına % 18 KDV ilavesiyle (74.589,12 TL+13.426,04 TL) 88.015,16 TL olarak hesaplandığı belirtilmiş olduğu halde, Mahkemece gerekçesi gösterilmeksizin KDV alacağına ilişkin talebin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.