Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/3202 E. 2020/4743 K. 24.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3202
KARAR NO : 2020/4743
KARAR TARİHİ : 24.09.2020

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraflar vekili tarafından istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından duruşmasız, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; duruşma günü olarak belirlenen 09/09/2020 tarihinde duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı … Dağ. Sat. Paz. A.Ş. vekili Av. … ile temyiz eden davacı-karşı davalı vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı avukat, davalı ile aralarında, 01.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 2007, 2008, 2009 yıllarında feshedilmediği için kendiliğinden yenilenen hizmet sözleşmesi bulunduğunu, davacı avukatın sözleşme kapsamında tüm edimlerini yerine getirmiş olmasına rağmen, bir kısım hizmetlerinin bedelinin ödenmediğini, bu ücretlerin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, asıl davada, davanın reddini dilemiş, birleşen davada ise, taraflar arasındaki sözleşme gereğince gider avansı olarak ödenen ve harcama yapılmadığı halde davalı avukat tarafından iade edilmeyen 4.263 TL tutarındaki alacağın dava tarihinden itibaren işeyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davada, davacının davasının kısmen kabulü ile İstanbul 2. İcra Müdürlüğü 2009/9535 E sayılı dosyasında itirazın kısmen iptali ile takibin 202.896 TL asıl alacak için aynı koşullarda devamına, fazlaya ilişkin talebin ve inkar tazminatın talebinin reddine, birleşen dosyada davacının davasının kabulü ile 4.263 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükme karşı taraflar istinaf yoluna başvurmuşlardır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi ‘nce, davacı-karşı davalının istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine, davalı- karşı davacının istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, avukatın taraflar arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesi kapsamında vermiş olduğu hizmet bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan ve “Hizmet Sözleşmesi” başlıklı 01.12.2006 yürürlük tarihli sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin 1. maddesinde , avukat tarafından verilecek danışmanlık hizmetlerinin kapsamı, 2. maddesinde avukatın yükümlülükleri, 3. maddesinde danışmanlık hizmeti verilecek davalı şirketin yükümlülükleri, 4. maddesinde ücret ve ödemeler, 5. maddesinde ise sözleşmenin süresi ve feshine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı anlaşılmaktadır. Davacı avukat, eldeki itirazın iptali davasına dayanak İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2009/9535 esas sayılı icra takibinde, davalı tarafından fesih bildiriminin süresinde yapılmamış olması nedeniyle muaccel hale gelen 01.12.2008-01.12.2009 dönemi için sabit danışmanlık ücretini, aşkın hizmet bedelini ve due diligence faaliyeti için hizmet bedelini talep etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin de katıldığı gerekçe ile “…davacının yaptığı birleşme devralma işlemi öncesinde hedef şirketin durumunun tespitine yönelik çalışmalar (due dilligence) nedeniyle sözleşme kapsamında 23.600USD x 1.68 = 39.648 TL talep edebileceği, ancak davacının bu işlere ait tüm belgeleri ibraz edemediği ve davacının üç aylık rapor bildirimlerini yapmayıp sözleşmenin 2. yılının sonunda bu bildirimi gerçekleştirdiğinden bedelden yarı oranında indirim yapılarak davacı avukatın bu dönem için iş sahibinden 39.648 / 2 = 19.824 TL talep edilebileceği” şeklinde gerekçe ile davacının bu kalem talebinin yapılan indirim ile kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile alınan bilirkişi raporlarında da tespit edildiği, mahkeme gerekçesinde de kabul edildiği şekilde, davacı avukat tarafından sunulan due diligence faaliyetine ilişkin belgelerden bu hizmeti yerine getirdiği hususu ispatlanamamış olmasının yanında, davacı avukat tarafından verildiği iddia edilen bu hizmetin, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 1.1 maddesinde sayılan hizmetlere dahil olduğu da dikkate alındığında, davacının bu kalem yönünden itirazın iptali talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Davacı avukatın, taraflar arasında imzalanan “hizmet sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin ücret ve ödemelerin düzenlendiği 4. maddesine dayanarak eldeki itirazın iptali davasına dayanak olan icra takibindeki taleplerinden bir başka kalem ise aşkın hizmet ücretidir. Bölge Adliye Mahkemesinin de katıldığı “…davacının hizmet verdiği dönemde aşkın hizmet ücreti olarak aşkın saatlere ve sözleşme kapsamı dışındaki hizmetlere ilişkin olarak 349.828.90 TL alacağın hesaplandığı, davacının birleşen dosya cevap dilekçesi ile aşkın saat bedelini 75.708.13 Euro olarak bildirmesi karşısında bu miktarın 75.708.13 x 2.22 = 168.072 TL ve sözleşmenin kapsamına girmeyen ve asgari avukatlık tarifesinden ücretlendirilen hizmetlerin 1.800,90 TL olduğu, toplam 168.872,90 TL olan bu ücretten 349.828.90 TL alacağın hesaplanması nedeniyle indirim yapılmasına yer olmadığına” şeklinde gerekçe ile davacının aşkın hizmet bedeli kalemine ilişkin talebinin de kabul edilerek itirazın bu kalem için de iptaline karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Dosyadaki bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere, aşkın hizmet talebinde bulunan davacının, tek yanlı bildirimleri esas alınarak verilen hizmetlerin saati ve bunun sözleşmenin 4. maddesine göre yıllık 150 saatle sınırlandırılarak kalan kısmının aşkın hizmet bedeli olarak hesaplandığı görülmektedir. Oysa ki, davacı avukat, eğer sözleşmede kararlaştırılandan fazla süre hizmet verdiğini ve bu hizmetinin karşılığı bedelin ödenmediğini iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle mükelleftir. İspat ise, tek taraflı düzenlenmiş belgeler ile değil, denetlenebilir bilgi ve belgeler ile mümkündür. Bu husus gözetilmeden davacı avukatın bu kalem yönünden talebi hakkında da itirazın iptaline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince bozma nedeni yapılan bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 2,540 TL Avukatlık ücretinin karşılıklı alınıp birbirlerine verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde taraflara iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, kesin olmak üzere 24/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.