Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/319 E. 2020/1551 K. 20.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/319
KARAR NO : 2020/1551
KARAR TARİHİ : 20.02.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki Tüketici Hakem Heyeti Kararının itiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, itirazın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı tüketici lehine …’nun 09/04/2012 tarihinde … Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı tarafından “Anayasa ve hukuka aykırı olarak tüketiciye ait elektrik faturalarından kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmetleri bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli olarak alınan toplam 1115,06 TL’nin yasal faiziyle birlikte tüketiciye ödenmesine tüketicinin elektrik enerjisini kullandığı süre içerisinde de söz konusu bedellerin tüketiciye yansıtılmamasına” şeklindeki 24/04/2012 tarih ve 2012/20 sayılı kararın iptalini istemiştir.
Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, hakem heyeti kararına yönelik yapılan itirazın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dairemiz 19.11.2013 T. ve 2013/13078 E. – 2013/16226 K. sayılı ilamında, “…perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir insiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli, perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almaktadır. Bu durumda, dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmaları mümkün olmadığından usulüne uygun olarak düzenlenmiş fatura ile ilgili Tüketici Hakem Heyeti Kararının iptaline ilişkin davacının talebi yönünden, mahkemece; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken,…” gerekçesi ile bozmuştur.
Mahkemece, yargılamaya bozmaya uyularak başlanmış ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/724 Esas, 2014/679 Karar sayılı yargıtay hukuk genel kurul kararı nazara alınarak mahkememizce bir önceki celse verilen ara karardan dönülmesine karar verildi.” şeklinde ara kararından dönerek hakem heyeti kararına yapılan itirazın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak vb. bedelin tüketiciye iadesine yönelik Tüketici Hakem Heyeti kararının iptali istemine ilişkindir.
Kayıp-kaçak bedeli ile dağıtım-iletim bedeli sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedelleri hakkında 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı kanun öncesinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’ya sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devleti ninvazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklinde düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp – kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği de kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin, Kanun’un 17.06.2016 tarihli yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş bedelleri hukuka uygun hale getirdiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece; yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle, hukuka uygun hale gelen kayıp – kaçak bedellerine ilişkin tahsilatın davalı tüketiciye iadesine karar verilemeyeceği gözetilerek; davacı tarafın açtığı Tüketici Hakem Heyeti kararının iptaline yönelik davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bununla birlikte; her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. HMK’nın 332. maddesi uyarınca; yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilir. Her ne kadar, yasa değişikliği nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekmekte ise de; davalı, davanın açıldığı tarihte Yargıtay içtihatlarına göre haklı olmakla, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Mahkemece, bu hususun da resen gözetilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuru tarihinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlükte olduğu dönemde olması nedeniyle verilecek kararların ard etkisi olduğu kabul edildiğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.