Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/2206 E. 2020/4909 K. 29.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2206
KARAR NO : 2020/4909
KARAR TARİHİ : 29.09.2020

Davacı … Petrol A Ş., Ya-pet … Petrol Turim Ticaret A.ş. ile davalı … aralarındaki itirazın iptali davasına dair Fatsa Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 16/07/2018 tarihli ve 2017/533 E.- 2018/595 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 17/10/2019 tarihli ve 2019/336 E. – 2019/8068 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davacı şirket ile davalı şirket arasında 16.04.2012 tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, kira sözleşmesinin 8. maddesinde 2 yıl kira bedeli ödeme garantisine yer verildiğini, 2012/Mayıs ayından 2014/Mayıs ayına kadar kiracı kira ilişkisini sonlandırsa dahi kirayı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu süre zarfında kira sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı olarak sonlandırıldığını, kira sözleşmesinin 8.maddesine aykırılık nedeniyle borçlu tarafından ödenmeyen ikinci kira yılı dönemi alacağı için takip başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davalı ile davacı taraf arasında yapılan 16.04.2012 tarihli kira sözleşmesinin batıl olduğunu, davacı tarafın malik Özel İdarenin rızasını alacağını beyan ederek bu sözleşmenin imzalanmasını sağladığını, ancak bu rızanın bu güne kadar alınmadığını, İl Özel İdaresi ile davacı arasında yapılan 01.02.2008 tarihli kira sözleşmesine göre kira sözleşmesinin devrinin idarenin iznine bağlı olduğunu, ancak davacının bu kesin hükme aykırı olarak müvekkili şirket ile takip konusu alacağın dayanağı olan 16.04.2012 tarihli kira sözleşmesi imzaladığını, bu kira sözleşmesinin yapıldığı anda ifasının mümkün olmadığı ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı ile dava dışı İl Özel İdaresi arasında 01.12.2008 tarihli bir kira sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin 9. maddesi ile sözleşmenin devri, alt kira, ortak almanın dahi idarenin iznine tabi tutulduğu, tarafların asıl kira sözleşmesine aykırı hüküm düzenlemekle dürüstlük kurallarına aykırı hareket ettikleri, bu durumda davalı tarafın anahtarların teslim tarihi olan 25.07.2013 tarihine kadar olan bedelden sorumlu olacağı gerekçesiyle 01.05.2013 tarihi ile 25.07.2013 tarihi arasında geçen 86 günlük sürede 14.333,34-TL bedel üzerinden davacının talebinin kabulü ile itirazın iptaline icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; tarafların temyizi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 22.12.2016 tarihli ve 2016/12537 Esas, 2016/7770 Karar Sayılı ilamı ile;
sözleşmenin 8. maddesindeki cezai şart düzenlemesinin tarafların tacir olması nedeniyle geçerli olduğundan 8. maddeye göre karar verilmesi gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiş ve hüküm davalının temyizi üzerine Dairemizin 17.10.2019 günlü ve 2019/336 E. – 2019/8068 K. sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmesi üzerine, bu sefer davalı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1-Düzeltilmesi istenilen Yargıtay ilamında benimsenen mahkeme kararındaki gerekçelere göre, HUMK’nın 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymayan davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair karar düzeltme isteminin reddi gerekir.
2-)Davalının icra inkar tazminatına yönelik karar düzeltme taleplerine gelince; İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Yargıtay’ın bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.
Somut olayda; davacı tarafından başlatılan takipte, sözleşmenin 8. maddesine dayanılarak cezai şartın tahsili talep edilmiştir. Mahkemece, itirazın iptali ile asıl alacak miktarının % 20’si oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiş ise de İcra İflas Kanunun 67. maddesindeki düzenlemeye göre davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi için davaya konu alacağın gerçek miktarın belli olması veya belirlenebilmesi için bütün unsurlarının borçlu tarafından bilinebilecek nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekir. Kira sözleşmesinin usulüne uygun olarak feshedilip edilmediğinin yani takibe konu edilen cezai şart alacağın tayini yargılamayı gerektirdiğinden takip tarihi itibariyle davalı tarafından hesaplanabilir ve likit bir alacağın söz konusu olmadığının kabulü gerekir. Ayrıca, mahkemece verilen ilk kararda, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, anılan bu karar taraflarca temyiz edilmiş ve yukarıda anılan nedenler ile bozulmuş, icra inkar tazminatı yönünden bir bozma yapılmamıştır. Bozmaya uyulduktan ve bozma gerekleri yerine getirildikten sonra bu defa, davalı lehine oluşan usulü kazanılmış hakka rağmen, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. O halde davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu konudaki istemin de kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararının bu yönden düzeltilerek onanması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan inceleme ile belirlendiğinden, davalı tarafın bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair karar düzeltme isteminin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle HUMK’nun 440. maddesi gereğince davalı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 17.10.2019 günlü ve 2019/336 E. – 2019/8068 K. Karar sayılı onama ilamı kaldırılarak Mahkeme ilamının hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan “Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” ibaresi kaldırılarak “alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,” ibaresi eklenmek suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 29/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.