YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2196
KARAR NO : 2021/1685
KARAR TARİHİ : 18.02.2021
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurum mensuplarına verdiği hizmetlere ilişkin hakedişlerinden davalı kurum tarafından çeşitli nedenlerle ve tek taraflı olarak 308.142,52 TL kesinti yapıldığını, bu kesintinin haksız olduğunun tespiti ile kesinti tutarının, kesinti tarihinden ödeme tarihine dek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; Sayıştay Başkanlığı tarafından SGK’nın 2012 yılı denetiminde, davacının bünyesinde bulunan yoğun bakım yatak sayısından daha fazla sayıda tanıya dayalı işlem üzerinden yoğun bakım hizmeti faturalandırdığının tespit edildiğini, bu nedenle haksız davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalı kurumun yaptığı kesintilerin yasal mevzuata uygun olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu yoğun bakım hizmetlerinin usulüne uygun şekilde verilip verilmediğine ilişkindir.
Kurum tarafından; Sayıştay Başkanlığı’nca düzenlenen rapora göre, davacının yatak sayısından fazla yoğun bakım tedavisi uygulayamayacağı kanaatiyle, faturalarından kesinti yapılmıştır. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda sadece faturalandırmanın SUT hükümlerine uygun olup olmadığı değerlendirilmiş olmasına rağmen, rapor hükme esas alınmıştır. Oysaki davacı; dava dilekçesinde ve alınan rapora karşı itiraz dilekçesinde, Sağlık Bakanlığı’nın genelgelerine göre yatak sayısından fazla yoğun bakım tedavisi yapılabileceğini, hatta bu hizmeti vermesinin zorunlu olduğunu ve hizmetin bedelinin de ödenmesi gerektiğini iddia etmiştir. Ancak davacının bu itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor alınmamış olması hatalıdır. Mahkemece; davacı hastanenin uyuşmazlığa konu hasta kayıtları incelenmek suretiyle, gerçekten yoğun bakım hizmeti verilip verilmediği, yoğun bakım ünitesi dışında yoğun bakım hizmeti verilip verilemeyeceği, yoğun bakım ünitesi dışında verilen yoğun bakım hizmetlerinin SUT hükümleri, Sağlık Bakanlığı genelgeleri ve ilgili diğer mevzuat hükümleri değerlendirilerek ödenmesi gerekip gerekmediğinin tartışıldığı, tarafların iddia ve savunmaları ile itirazlarını karşılar nitelikte emekli Sayıştay denetçisi, doktor ve Sosyal Güvenlik Kurumu mevzuatında uzman kişilerden oluşan üç kişilik bir heyetten tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine yönelik hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 18/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.