Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/2194 E. 2020/3551 K. 29.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2194
KARAR NO : 2020/3551
KARAR TARİHİ : 29.06.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar , davacı …’ın eczacı, diğer davacı …’in eczanenin mesul müdürü olduğunu, davalı SGK tarafından eczanede yapılan denetim sonucunda, 2009 protokolünün 6.3.7 hükümlerinin ihlal edildiği gerekçesi ile 6 ay fesih, ve ilaç bedelinin 5 katı tutarında 78398, 50 TL idari para cezası uygulandığını ileri sürerek haksız ve tek taraflı fesih işlemi ile para cezasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir .
Davalı, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir .
Mahkemece, davacılar vekilinin davanın konusuz kaldığı, reddine karar verilmesi gerektiği talebi üzerine davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2013/1633 Esas – 2013/7704 Karar sayılı ve 27/03/2013 tarihli kararı ile ; ” … Davacılar, davalı kurum tarafından yapılan fesih ve idari para cezasının haksız olduğundan iptali istemi ile eldeki davayı açmışlardır.Feshin iptaline ilişkin davanın konusu kalmadığından mahkemece konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yönünde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Davacı taraf 11.10.2010 tarihli dilekçede cezai şarta ilişkin davaya devam ettiklerini bildirmesine karşın mahkemece duruşmadaki beyana yanlış anlam verilerek davanın tümden reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir… ” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş , yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde , bozma kararı öncesi dosyanın hiç işlemden kaldırılmadığı, bozma kararı sonrası 20/02/2015 tarihli 7. duruşmada davacı vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma gününü uyaptan öğrenmesine, 22/05/2015 tarihli 8. duruşmada davacının mazeretinin reddine, dosyanın 1.kez işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının yenileme dilekçesi verdiği, 04/09/2018 tarihli 19. duruşmada davacının mazeretinin kabulüne ,duruşma gününün uyaptan öğrenilmesine, 18/12/2018 tarihli 20. duruşmada davacının mazeretinin reddine, dosyanın 2. kez işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının yenileme dilekçesi verdiği, duruşmanın 14/05/2019 tarihine ertelendiği ,mahkemece resen celse açılarak 20/03/2019 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda , mahkemece dava konusu uyuşmazlığın basit yargılama usulüne tabi olduğu, HMK 320/4 maddesine göre dava dosyasının yalnızca bir kez yenilenebileceği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, temyiz süresinin de kararın tebliğinden itibaren 8 gün olduğu belirtilmiştir.
1- HMK 316. maddesinde basit yargılama usulüne tabi dava ve işler düzenlenmiştir. Davaya konu uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğu iddia edilen fesih ve cezai şart işleminin iptaline ilişkindir. Anılan uyuşmazlık hizmet sözleşmesinden kaynaklanmadığından, basit yargılama usulü uygulanamaz dolayısıyla yargılamanın İş Mahkemesi sıfatı ile yürütülmesi doğru olmayıp, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir, bu durumda temyiz süresi de tebliğden itibaren 8 gün değil 15 gündür . Mahkemenin davaya konu uyuşmazlığın basit yargılama usulüne tabi olduğu gerekçesi anılan nedenlerle isabetli bulunmamıştır.
2- Duruşma gününün UYAP’tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenleme bulunmaması nedeniyle davacı vekilinin usulüne uygun davetiye ile duruşma gününden haberdar edilmediğinin kabulüyle, davacı vekiline yeniden duruşma günü bildirilerek yargılamaya devam edilmesi usulüne uygun tebliğe rağmen gelmez ise davanın işlemden kaldırılması gerekirken 8. ve 20 . duruşmaya tarafların katılmaması nedenleriyle takipsiz bırakılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de doğru değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/1760 Esas – 2018/43 Karar sayılı ve 17/01/2018 tarihli kararı da aynı yöndedir.)
Gerekçeli karara davacılardan …’in isminin yazılmaması maddi hata olduğundan bu konu eleştirilmek ile yetinilmiştir .
SONUÇ; Yukarıda birinci, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’ nın 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.