Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/1738 E. 2020/4824 K. 28.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1738
KARAR NO : 2020/4824
KARAR TARİHİ : 28.09.2020

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne dair karar verilmiş olup, davalı vekilinin istinaf kanun yoluna müracaat etmesi üzerine, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının 2005 yılı Eylül döneminde yapılan tıpta uzmanlık sınavında tıbbi biyokimya asistanlık kadrosunu kazanarak İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Asistanı kadrosuna atandığı halde, kendisine hatalı olarak tıp fakültesinden mezun tabip doktor asistanı gibi maaş ve ek ödeme yapıldığını ileri sürerek 10.239,86 TL maaş toplamı ile döner sermaye performans ek ödemesinden dolayı 56.798,85 TL olmak üzere toplam 67.038,71 TL fazla ödemenin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı; Tıpta uzmanlık sınavının dayanağı olan mevzuata göre tıbbi asistan, biyolog asistan ayrımı bulunmadığını, dolayısıyla haksız bir kazanım olmadığını; ayrıca idarenin hatalı ödemelerinin sebepsiz zenginleştirme oluşturamayacağını belirterek davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 67.038,71 TL alacağın temerrüd tarihi olan 10/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalıya tıp doktoru asistanları gibi yapılan maaş ve ek ödemelerin hatalı ödendiği, idarenin şart tasarrufuna dayanmadığı sabit olduğundan, ilk derece mahkemesince sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamış; ancak davalıya yapılan hatalı ödemede davalının gerçek dışı beyanı veya hilesi bulunmadığı, üç yılı aşkın bir süre boyunca yüksek miktarda sayılabilecek fazla ödemeye davacının kendi kusurunun sebebiyet verdiği, idare mahkemesinde açılan davanın da kesinleşme sürecinin uzunluğundan dolayı gerek dava tarihinden ve gerek dava tarihinden sonraki dönem itibariyle davalının yüklü bir miktarda faiz ödemesi zorunda bırakılmasının Anayasa’nın 90. maddesi gereğince iç hukuk kuralı haline gelen AİHS Ek Protokol 1. maddesi ile Anayasa’nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına orantısız müdahale niteliğinde olacağı gerekçesi ile davalının hükmedilen alacak miktarına yönelik istinaf nedenleri usul ve yasaya uygun görülmediğinden bu yöndeki istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1 inci maddesinin (b-1) bendi uyarınca esastan reddine; faize yönelik istinaf isteminin kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince ilk derece mahkemesinin 26/02/2019 tarihli kararının kaldırılmasına, düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi suretiyle; davanın kabulüne, dava konusu 67.038,71 TL alacağın faizsiz olarak davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, kamu çalışanına yapılan hatalı ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili isteğine ilişkindir.
818 sayılı BK.nun 101. maddesinde; “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı TBK.nun 117. maddesinde bu hüküm ”Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hallerde temerrüd için bildirim şarttır. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.
Somut olayda; davalının Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünden mezun olduğu, İzmir Tepecik ve Eğitim Araştırma Hastanesine 2005 eylül ayında tıbbi biyokimya asistanı olarak atandığı, kendisine tıbbi biyolog unvanıyla maaş ve döner sermaye ek ödemesi yapılması gerekirken tıp doktoru asistan kadrosu üzerinden ek ödemenin yapıldığının anlaşılması üzerine dava konusu olan fazla ve yersiz ödemenin 10 gün içinde iadesi ile ilgili davalıya yazı yazılmış ve bu yazı 01/10/2009 tarihinde davalı tarafından imzadan imtina edildiği için kendisine okunmak suretiyle tebliğ edilmiştir. Bu durumda davalının 10/09/2009 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır. Faizin bu tarihten itibaren başlatılması gerektiği yönündeki ilk derece mahkemecesi kararı yerinde olduğundan bölge adliye mahkemesince bu karara karşı davalının istinaf talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken belirtilen şekilde alacağın faizsiz olarak tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2019/1534 Esas ve 2019/1307 Karar sayılı ilamının 3-b. fıkrasında yer alan “… faizsiz olarak …” ifadesinin hükümden çıkarılarak yerine “…temerrüd tarihi olan 10/09/2009 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte…” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 28/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.