Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/1549 E. 2020/3234 K. 22.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1549
KARAR NO : 2020/3234
KARAR TARİHİ : 22.06.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarındaki sözleşme kapsamında, hak sahiplerine sunulan hizmetin karşılığı ödenmek üzere ibraz edilen faturaların ödememesi nedeniyle davalı hakkında takip başlattığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Emekli Sandığı faturalarının Sağlık İl Müdürlüğüne teslim edilmediğini, şirket müdürü ile yapılan görüşmelerde faturaların Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’ne gönderildiği ve fatuların 2004-2005-2006 ve 2007 dönemlerine ait olduğunun bildirildiğini, takibe konu fatura bedellerinin davacı şirkete ödendiğini, ödenmemiş herhangi bir fatura borcu bulunmadığını beyanla davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile … 3. İcra Müdürlüğü’nün 2009/6176 sayılı takip dosyasına yönelik itirazın iptaline, icra takibinin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine dair verilen karar 13. Hukuk Dairesinin 13/03/2017 tarihli 2015/38673 E. 2017/3008 K. sayılı kararıyla; “Mahkemece, 21.07.2014 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davacı defterlerine göre, 2004-2005-2006 ve 2007 dönemine ait ödenmeyen fatura bedelinin 468.846,81 TL olduğu belirlenerek ve taleple bağlı kalınarak sonuca gidilmiş ise de, davacının … 3. İcra Müdürlüğü’nün 2009/6176 sayılı takip dosyasında; borcun sebebini, 30.12.2007-15.01.2007 tarihli faturalara dayandırmış ve ekindeki belgede ise faturaların numaralarının ve miktarlarının tek tek bildirmiş olup, toplam fatura tutarının 300.000 TL gösterilerek, takip talep belgesinde (örnek No:1) bu faturalardan bakiye alacağını saklı tutmak kaydıyla ferileriyle birlikte toplam 109.895,83 TL yönünden takip başlatmış olması ve davalının da fatura bedellerinin ödendiğini bildirip, bunların davacı hesabına yatırıldığını savunarak, bunlara ilişkin dökümü dosyaya sunmuş olması karşısında; mahkemece yapılacak işin, davacının icra takibindeki talebiyle sınırlı kalınarak, 2007 yılına ilişkin numaraları verilen faturalar bakımından bir inceleme yapılıp, davalının savunması da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği, 2004 ve sonrası dönem bakımından, tüm alacak borç ilişkisine göre karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle bozulmuş, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile … 3. İcra Müdürlüğünün 2019/6176 E. sayılı takip dosyasında davalının itirazının 75.000 TL asıl alacak yönünden iptaline, bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, taraflar arasında mevcut sözleşme kapsamında, hak sahibi hastalara verilen hizmet karşılığı tanzim edilen faturaların bedellerinin ödenmemesi nedenine dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nın 266.maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
HMK’nın 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Somut olayda; bozma öncesinde iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor ve tarafların itirazı üzerine ek raporlar alındığı, ilk heyetin rapor ve ek raporlarında, dosyadaki mevcut deliller ve bilgiler üzerinden davacının talep etmiş olduğu alacağın ve miktarının tespitinin mümkün olmadığı belirtilmiş iken, ikinci heyetten alınan ilk raporda; davacının dosyaya sunduğu belgeler içerisinde faturaların bulunmaması, Medula sistemi üzerinde önceki bilirkişi kurulu tarafından yapılan incelemede bu durumun tespit edilememesi, yevmiye defterlerinin dosya içeriğinde olmaması ve bu konu hakkında önceki bilirkişi raporunda defterlerin incelemeye elverişli olmadığı hakkında görüş bildirilmesinin dava konusu alacağın varolup olmadığı hususununun tespitini imkansız hale getirmekte olduğu belirtilmiş, davacının itirazı üzerine alınan ek raporda ise; dosyada mevcut 2005-2006-2007 yıllarına ilişkin davacıya ait yevmiye defterlerinin ayrıntılı tutulmadığı, 4 klasör faturanın yevmiye defterine kayıt edildiği, bununla birlikte davacının tüm kurumlardan olan alacaklarının aynı hesaplarda takip edildiğinden hangi kurumdan ne kadar alacağı olduğunun tespit edilemediği, dosya ekindeki 4 klasör faturanın incelenmesi neticesinde hastanın davacının sağlık hizmetlerinden faydalandığının anlaşıldığı, fatura içeriklerinin doğru olduğu, ancak faturaların defter kayıtlı olup defterde ise ayrıntı verilmediği, defterin detaylı tutulmadığı, SGK ödeme belgeleri ile … Bankası ekstrelerinin incelenmesine göre ödemelerin birbirini teyit ettiği ve her ne kadar defterler usulüne uygun olarak tutulmasa da davacının somut belgelere dayalı olarak davalıdan 468.846,81 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatine varıldığı, defterlerin detaylı tutulmadığı hususunun ise mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Bozmadan sonra bozma ilamı doğrultusunda rapor düzenlemek üzere görevlendirilen mali müşavir bilirkişi ise; düzenlediği raporda bozmadan önce alınan ilk bilirkişi heyet raporundan ve ek raporlarından hiç bahsetmeksizin, bozulan karara esas alınan ikinci bilirkişi heyet raporuna değindikten sonra söz konusu rapor içeriğine dayanarak, takip dosyasında alacağın dayanağı olarak gösterilen fatura numaralarına göre gerek ödeme emrinde ve eki fatura listesinde, gerekse davacı vekili tarafından bozma öncesinde 13.06.2012 tarihli dilekçe ekinde sunulan davacı şirkete ait Emekli Sandığı Sağlık Hizmetleri Başkanlığı Muavin Defter kayıtları üzerinden yaptığı tespitler neticesinde, davacı şirketin davalı kurumdan 139.942,42 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığını bildirmiş, davalı tarafın rapora itirazları karşılanmaksızın söz konusu rapor esas alınmak suretiyle hüküm tesis edilmiştir.
Bu durumda, dosya kapsamında bozmadan önce alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmakla ve bozma ilamında davalının bozma sebebi kabul edilen temyiz itirazı dışındaki sair temyiz itirazları incelenmemiş olmakla, bozma öncesi alınan bilirkişi raporlarını değerlendirmeyen ve aralarındaki çelişkiyi gidermeyen, davalı tarafça itiraza uğrayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Hâl böyle olunca mahkemece; bozmadan önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden, tarafların tüm ticari defter ve kayıtlarının,dönem faturalarının incelenmesini içeren ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.