Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/12392 E. 2021/5648 K. 27.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/12392
KARAR NO : 2021/5648
KARAR TARİHİ : 27.05.2021

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; turizm işletme belgeli tesisin elektrik tüketimlerinin 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanununa aykırı olarak sanayi tarifesi yerine ticarethane tarifesinden tahakkuk ve tahsil edilmesi sebebiyle açtıkları kısmi davada 31.12.2004-16.07.2009 dönemlerinde haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan tahakkuk ve tahsilat tutarının bilirkişilerce hesaplandığını, mahkemece talep ile bağlı kalınarak karar verildiğini, kararın 29.03.2021 tarihinde Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, kısmi davada bilirkişi raporu ile tespit edilen miktar üzerinden aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğunu belirterek; takibe vaki itirazın iptaline ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile davalının takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 37.749,03 TL asıl alacak ve 46.279,55 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacak tutarlarına takip tarihinden itibaren avans faiz uygulanmasına, kabul edilen asıl alacak tutarı 37.749,03 TL’nin %20’si oranında hesap edilen 7.549,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı vekilinin ıslah dilekçesi kapsamında alacak talebinin kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; dosya kapsamı, delil durumu, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Davacı tarafından davalı aleyhine açılan kısmi istirdat davasında turizm belgeli işletmenin 31.12.2004-16.07.2009 dönemine ait elektrik faturalarının 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu’na aykırı olarak sanayi tarifesi yerine ticarethane tarifesinden tahakkuk ve tahsil edilmesi sebebiyle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000 TL’den borçlu olmadıklarının tespitine, her bir faturaya ilişkin olarak ödeme tarihinden itibaren avans faizi oranında işlemiş faizi ve dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte borçludan istirdadının talep edildiği, mahkemece turizm işletme belgeli tesisi işletmekte olan davacının, itirazda bulunduğu dönemlere ait elektrik tüketim bedellerini davalının en düşük tarifeye göre tahsil etmesi gerektiğinden yüksek tarife farkından kaynaklanan 44.116,31 TL fazla tahsilat tutarını davacıya iade etmesi gerektiği ancak davacının talebiyle bağlı kalınarak davanın 5.000 TL üzerinden kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı, eldeki ek davada; 14.05.2007-16.07.2009 dönemine ait kısmi davada bilirkişilerce tespit edilen miktarın tahsili talebiyle icra takibi başlatmış, icra takibine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin talep etmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki her dava, kural olarak iki kısımdan; tespit ve eda kısımlarından oluşur. Davanın kısmi nitelikte olması halinde önceden açılan davada kesinleşen ilamın tespit kısmı, kalan kısım hakkında açılan ikinci davanın tespit kısmı için kesin hüküm oluşturur ve kuşkusuz bağlayıcıdır. Öğreti ve yargısal uygulamada; kısmi davanın redle sonuçlanması halinde tüm alacak hakkında kesin hüküm oluşacağı; kısmi dava kısmen kabul kısmen redle sonuçlanırsa her iki bölüm yönünden de kesin hüküm oluşacağı; kısmi dava tümüyle kabul edilirse de kararın tespit bölümünün açılan ek dava için kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir. Eş söyleyişle; kısmi dava sonunda davalının borcu ödemeye mahkum edilmesi veya kısmi davanın tamamen veya kısmen reddine karar verilmiş olması halinde taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı ya da yokluğu da tespit edilmiş olur ki, bu tespit zorunlu olarak borç ilişkisinin tümünü kapsar. Bu nedenle kısmi dava sonunda verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümü sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturur.(Bkz. HGK.2007/15-126 E, 2007/210 K. 18.04.2007 tarih) Kısacası; ikinci davaya bakan mahkeme, kısmi davanın davalının sorumluluğuna ilişkin bu tespit bölümüyle bağlıdır. Burada davalının haksızlığı olgusu artık tartışılamaz hale gelmiştir. Zira, kesin hüküm bulunan bir konuda, mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına olanak bulunmamaktadır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup, mahkemeler ve Yargıtayca res’en göz önünde tutulmalıdır. Açıklanan hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.02.1980 tarihli ve 1980/9-73 Esas, 1980/186 Karar sayılı; 02.06.1982 tarihli ve 1981/11-1130 Esas, 1982/549Karar sayılı ve 09.11.1988 tarihli ve 1988/15-5/ Esas, 1988/898 sayılı kararlarında da açıkça vurgulanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı tarafından davalı aleyhine açılmış bulunan ve yukarıda ayrıntıları ile safahatı açıklanan kısmi dava taleple bağlı kalınarak 5.000 TL üzerinden sonuçlanmış; böylece davaya dayanak alınan hukuki ilişkinin varlığı saptanarak, davalının sorumluluğu da kesinleşen bu hükümle tespit edilmiştir. Kısmi davada alınan bilirkişi raporunda alacağın miktarı 44.116,31 TL olarak tespit edilmiş mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınmış ve alacağın miktarı 51.990,11 TL olarak belirlenmiştir. Oysa ki kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümünün sonradan açılan itirazın iptali davası için kesin hüküm oluşturacağından kuşku bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1555 Esas sayılı dosyasında verilen hükmün kesinleştiği ve söz konusu kesinleşen hükümde alacağın miktarı 44.116,31 TL olarak bilirkişilerce tespit edildiği halde yanılgılı değerlendirme ile davacının ıslah talebi nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davalı yararına KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.