Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/123 E. 2020/919 K. 05.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/123
KARAR NO : 2020/919
KARAR TARİHİ : 05.02.2020

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, … Oto San. Sitesi K blok No: 26-28’de yer alan dükkanların 01.01.2006 tarihli, beş yıl müddetli sözleşme ile davalılardan …’ya kiralandığını, davalı kiracının yönetim planına aykırı şekilde ortak kullanım alanlarını işgal ettiğini, kasten paletli ve yüksek tonajlı iş makineleri site içerisine sokularak tadilatlarının yapıldığını, bu esnada yolların ve tretuarların zarar gördüğünü, aynı zamanda yollara malzeme ve makine konularak bu yerlerin işgal edildiğini, yağ atıklarını kanalizasyona döktüğünü, bu konularda her iki davalıya ihtar çektiklerini ancak yükümlülüklerini yerine getirmediklerinden site ortakları ve kiracılarının rahatsız olduğunu, belirterek kira sözleşmesinin feshi ile davalıların kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, … yönünden husumet itirazında bulunarak, kiracının … Makine Ltd. Şti. olduğunu, akde aykırılık şartlarının bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hükmün davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2016 tarih 2015/10066 Esas- 2016/3335 Karar sayılı kararı ile ” …. Mahkemece kiralananın tahliyesine karar verilmiş ise de; hükmün gerekçesinden kiracının kim olduğu, her iki davalı arasında ne gibi bir ilişki bulunduğu (alt kiracılık, kiralananın devri gibi) davalı …’in kiralananı kullanan sıfatı bulunduğuna hangi delillerle ulaşıldığı, hangi davalının akde aykırılık hangisinin fuzuli işgal veya başka sebeple tahliye edildiği ya da her iki davalının da tahliye edilip edilmediği anlaşılamamaktadır. Bu durumda HMK’nın 297/1-c maddesi gereğince tarafların kiracılık ilişkisine ilişkin iddia ve savunmaları tartışıldıktan sonra aynı yasanın 297/2 maddesi gereğince taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda, davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu defa Dairemizin 19/03/2018 tarih, 2017/14261 Esas- 2018/2625 Karar sayılı ilamı ile “…. Mahkemece gerekçede ” davanın açılmasına yol açan işlemler itibariyle davalıların somut kusurlarından söz edilemeyeceğinden yargılama gideri ve harç bakımından sorumlu tutulmamalarına ” karar verildiği halde, hükümde ” davanın açılmasına davalılar sebep olduğundan yargılama gideri ve harç bakımından sorumlu tutulmasına “karar verildiği anlaşılmaktadır. Gerekçe ile hüküm arasında çelişki olması bozma nedeni oluşturmaktadır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, bu defa dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinden davacı tarafın sorumlu olduğuna karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekâlet ücretine de mahkûm edilir. (HMK 323 1/ğ).
Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9. maddesinde, ”Tahliye davalarında bir yıllık kira bedeli tutarı, kira tespiti ve nafaka davalarında tespit olunan kira bedeli farkının veya hükmolunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, avukatlık ücreti olarak hükmolunur. Bu miktarlar, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten az olamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.
Hükme esas alınan 01/01/2006 tarihli kira sözleşmesinde kira bedeli, aylık 1.500TL olarak kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında görülen, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16/05/2016 tarih, 2015/9263 Esas- 2016/3936 Karar sayılı ilamı ile onanan, kira bedelinin tespitine ilişkin İstanbul Anadolu 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/552 Esas – 2015/247 Karar sayılı kararı kapsamına göre, dava tarihinde ödenen yıllık kira bedeli toplamının 39.000TL olduğu anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta; bu bedel esas alınarak davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, Mahkemece yıllık kira bedelinin fazla miktarda belirlenerek, belirlenen bedel üzerinden harç tamamlattırılmasına karar verilmesi ve buna göre de yazılı şekilde fazla miktarda vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 4. bendinde yer alan ” Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’nin 9. maddesi uyarınca takdir edilen 8.006TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ” söz ve rakamlarının çıkarılarak, yerine ” Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’nin 9. maddesi uyarınca 4.640TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,” yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.