Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/12220 E. 2021/5780 K. 01.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/12220
KARAR NO : 2021/5780
KARAR TARİHİ : 01.06.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, baş ağrısı, halsizlik şikayetleri ile davalı hastaneye başvurduğunu, 25/09/2007 tarihinde selektif kroner anjiyografi yapıldığını, anjiyografiden sonra şikayetlerinin gün geçtikçe arttığını, hızla kilo kaybettiğini, 19/11/2007 tarihinde Gazi Üniversitesinde tetkiklerinin yapıldığını, kronik böbrek yetmezliği tanısı konulduğunu, % 92 oranında maluliyet oranı ile özürlü sağlık kurulu raporu düzenlendiğini, davalı hastanenin ve davalı doktorun hazırlık işlemlerinin hiçbirini yapmadığı gibi anjiyografi sırasında ve sonrasında da komplikasyon ve böbrek hasarını önleyici tedbir ve yöntemlere başvurmadığını, anjiyografi işlemi ile davacının böbreklerinin ağır hasara uğratılmasına neden olduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.000,00 TL maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminatın 25/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, 13/12/2012 tarihli ilk karar ile davanın reddine, karar verilmiş; hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 24/03/2014 tarihli ilamıyla, davacı yararına bozulmasına karar verilmiş; mahkemece bozmaya uyularak davanın ikinci kez reddine karar verilmiş, 13. Hukuk Dairesinin 11/10/2017 tarihli ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak üçüncü kez davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlem ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka usule ilişkin kazanılmış hak denir. (Prof Baki Kuru Hukuk Mahkemeleri Usulü Cilt V sayfa 4737) Usuli kazanılmış hakka ilişkin yasal bir düzenleme mevcut değilse de gerek doktrinde gerekse Yargıtay kararlarında bu husus kabul edilmiştir. Usuli Kazanılmış haklardan birisi de Yargıtay bozma ilamına uyulması ile oluşur. Yargıtay bozma ilamına uyulmakla artık bozma ilamında belirtilen şekilde işlem yapılması zorunluluk haline gelir. Mahkeme bozmaya uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararının gereklerini yerine getirmekle yükümlüdür.
13. Hukuk Dairesinin 11/10/2017 tarihli bozma ilamı ile “ …Dosya içerisinde, anjiyografi işlemi öncesinde davacıya imzalatılan 25.09.2007 tarihli “bilgilendirme ve onay formu” bulunmakla ve bu formda böbrek işlevlerinde bozukluk olabileceği belirtilmekle birlikte, kişinin halihazırda ileri düzeyde böbrek rahatsızlığının olduğu, anjiyografi işleminin hayati öneme sahip olması nedeniyle yapılması gerektiği ve bu işlemden sonra kişinin diyalize ihtiyaç duyabileceği, buna rağmen hayatını kurtarmak adına bu işlemin yapılması gerektiği ve gerekliliği uyarısının yapıldığına ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, dosya kapsamından, anjiyografi işleminden önce de ileri düzeyde böbrek rahatsızlığı olduğu tespit olmuş davacının, anjiyografi işleminden önce yeteri kadar bilgilendirilip aydınlatıldığından söz edilemez. O halde mahkemece, tazminat taleplerinin anılan yön göz önünde bulundurularak, yeniden değerlendirilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, 27/06/2019 tarihli celsede, bozma ilamı usul ve yasaya uygun bulunmakla uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunduktan sonra alınan yeni bilirkişi raporu hükme esas alınarak “… tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunmadığı, davalıların gereken özeni gösterdikleri, davacıya kendisine yapılacak olan işlemlerle ilgili olarak gerekli bilgilendirmenin yapıldığı ve davacının onay formunu imzaladığı, yapılacak işlemlerin risklerini kabul ettiği anlaşıldığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, 13. Hukuk Dairesinin bozma ilamında anılan bilgilendirme ve onay formu ile işlem öncesi yeterince bilgilendirilip aydınlatıldığından söz edilemeyeceği ve bu doğrultuda davacının tazminat taleplerinin yeniden değerlendirilmesi gerekeceğinin vurgulandığı ve bozmaya uyulması karşısında, yeniden aynı şekilde davacının aydınlatıldığı ve tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunmadığından bahisle red kararı verilemeyeceği açıktır. Buna göre, verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, açıklanan nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.