Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/11189 E. 2021/9961 K. 13.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/11189
KARAR NO : 2021/9961
KARAR TARİHİ : 13.10.2021

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile imzaladığı gayrimenkul satış sözleşmesi ile “İstanbul … Toplu Konut Projesinden” C2-1 blok 22 nolu daireyi satın aldığını, dairelerin davalının belirlediği program doğrultusunda 2008 yılı Ağustos ve Eylül aylarında teslim edildiğini, tüm edimlerini yerine getirdiğini; ancak, davalının mahal listesine uygun olmayan daireler inşa ederek mağduriyetine sebebiyet verildiğini, dairenin vaadedilen nitelikte olmadığının teslimden sonra anlaşılabildiğini, ayıplı ve eksik işlerin yazılı ve sözlü olarak defalarca bildirildiğini, bir sonuç alınamadığını ileri sürerek; fazlaya ve faize ilişkin hakları saklı kalmak üzere, daire ve ortak alanlardaki ayıplı ve eksik işler nedeniyle tespit edilecek bedel farkının sözleşme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, ayıp ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediğini, dairenin TSE standartlarına uygun imal edildiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi heyeti raporu esas alınarak, davanın kısmen kabulü ile 20.239 TL’nin ıslah tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 21/12/2016 tarihli ve 2015/30329 E. 2016/23983 K. sayılı kararıyla; ” yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti raporunda açık ve gizli ayıplar ile eksik işlerin tek tek sayıldığı süresinde ihbar olmadığı gerekçesiyle açık ayıplar bakımından talebin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, ancak davaya konu dairenin 2008 yılında teslim edildiği, tespit talebinin 2009 yılında yerine getirildiği, işbu davanın 2012 yılında açıldığı gözönünde bulundurulduğunda, davacının gizli ayıpları derhal ihbar ettiğine ilişkin bilginin dosya içerisinde bulunmadığı; ayrıca, bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde, gizli ayıp olarak tespit edilen rögar kapaklarının 30-40cm yukarıda kalacak şekilde yapılması, spor alanları ve yürüyüş parkurlarının site sınırları dışında yapılmış olması vs. hususların açık ayıp iken gizli ayıp olarak nitelendirildiği; buna göre, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı; öncelikle, gizli ayıplar bakımından süresinde ihbar olup olmadığının değerlendirilmesi, süresinde ihbar olduğu düşünülürse, yeniden uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme yaptırılıp, bu davada talep edilen ayıplı işlerden hangilerinin gizli ayıp ve eksik iş niteliğinde olduğu ayrı ayrı belirlendikten sonra, sonucuna göre karar verilmesi” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece bu defa: davacının, rögar kapaklarının 30-40 cm yukarıda kalacak şekilde yapılması dahil süresinde ihbar yapıldığı tespit edilen gizli ayıplar ile spor alanları ve yürüyüş parkurlarının site sınırları dışında yapılmasını da eksik ifa olarak talep edebileceği, süresinde ihbar yapılmayan gizli ayıplara ilişkin tanık beyanlarının yeterli olmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile; 7.589 TL’nin; 5.000 TL’lik kısmının dava tarihinden itibaren, bakiye kısmın ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Bilindiği üzere, Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğmuştur.
Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Eş söyleyişle, kesinleşmiş olan bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usule ilişkin kazanılmış hak teşkil eder.
Somut olayda; mahkemece verilen ilk hükümde; rögar kapaklarının 30-40 cm yukarıda kalacak şekilde yapılması, spor alanları ve yürüyüş parkurlarının site sınırları dışında yapılmış olması hususlarının gizli ayıp olarak nitelendirilerek davanın kabul edildiği; bozma kararında ise, söz konusu hususların açık ayıp olarak belirlendiği; buna karşın, bozma kararı sonrası verilen hükümde; rögar kapaklarının 30-40cm yukarıda kalacak şekilde yapılmasını gizli ayıp, spor alanları ve yürüyüş parkurlarının site sınırları dışında yapılmış olmasının da eksik ifa kabul edilerek karar verildiği görülmektedir.
Buna göre; bozma kararında belirtildiği üzere, rögar kapaklarının 30-40cm yukarıda kalacak şekilde yapılması, spor alanları ve yürüyüş parkurlarının site sınırları dışında yapılmış olması hususlarının açık ayıp kapsamında olduğunun anlaşılmasına göre, belirtilen hususlara ilişkin bedeller dahil edilmeksizin belirlenen bedele hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde bozmaya aykırı karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.