Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/10560 E. 2021/9801 K. 07.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/10560
KARAR NO : 2021/9801
KARAR TARİHİ : 07.10.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı … Müdürlüğüne izafeten Maliye Hazinesi yönünden kısmen kabulüne, davalı … yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı … adına kayıtlı bulunan … İli, … İlçesi, Yeni … Köyü 1488 parsel sayılı 15.500 m2 taşınmazı 02/02/2009 tarihinde Tapu Sicil Müdürlüğünün kayıtlarını esas alarak ve buna güvenerek satın aldığını, bir süre geçtikten sonra taşınmazın sınır tespitini yaptırıp etrafını çevirmek amaçlı Kadastro Şefliğine müracaat ettiğini, … Kadastro Müdürlüğü tarafından ilk tesis esnasında hesaplama hatası olduğu belirtilerek, yeniden yapılan tersimat ve yüzölçümü hesabına göre parselin tapu yüzölçümünün 7.039 m2 olarak düzeltilmesine karar verildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 300.000 TL’nin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 281.812,05 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karar, davalıların temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 29/01/2014 tarihli ve 2013/23648 Esas 2014/2374 Karar sayılı kararıyla; satın aldığı çaplı taşınmazın kaç metrekare olduğunu kullandığı zeminin durumundan, taşınmazın çap örneğinden her zaman bilebilecek durumda olan davacının, taşınmazın yüzölçümünün maddi yanılgı nedeniyle yanlış yazılmış olması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, Medeni Kanunun 1007. maddesi gereğince devletin sorumlu tutulmasını isteyemeyeceği, ayrıca davalının davacıya satılan taşınmazın ölçü miktarının tapudaki miktardan az olması halinde zararını tazmin edeceğine ilişkin yazılı bir taahhüdün bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği gerekçesiyle bozulmuş, bozma kararına karşı davacı tarafça yapılan karar düzeltme talebi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30/06/2014 tarihli ve 2014/16759 Esas 2014/21460 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın reddine dair verilen karar, davacı … davalı …’in temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 21/04/2015 tarihli ve 2015/6316 Esas 2015/12980 Karar sayılı kararıyla; davalı … lehine vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilmesi suretiyle onanmasına karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça yapılan karar düzeltme talebinin Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30/09/2015 tarihli ve 2015/24990 Esas 2015/27717 Karar sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine, bu kez de davacı hak ihlali yapıldığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
Anayasa Mahkemesinin 10/05/2018 tarihli ve 2015/18352 başvuru numaralı kararıyla; başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere dosya mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda; Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararı uyarınca; Mahkemenin 04/12/2014 tarihli ve 2014/278 Esas, 2014/308 Karar sayılı kararının iptaline, davanın kısmen kabulü ile 281.812,05 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar, davalıların temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 04/02/2019 tarihli ve 2018/4946 Esas 2019/1059 Karar sayılı kararıyla; taşınmazı resmi bir ölçüme dayalı olarak tapuda yer aldığı haliyle satan ve ayrıca tazminat sorumluluğunu üstlenmemiş olan davalı … yönünden ihlal kararı verilmediği nazara alınarak, davanın … yönünden de kabulüne karar verilmiş olmasının usul, yasa ve Anayasa Mahkemesi kararına aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 281.812,05 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sicil Müdürlüğüne izafeten Maliye Hazinesinden tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı … davalı … Sicil Müdürlüğüne izafeten Maliye Hazinesinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü maddesinin ikinci fıkrası; müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; ayrı ayrı hukuki gerekçeler ile davalı … İdaresi yönünden davanın kısmen, davalı … yönünden tümden reddedildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece red sebebi farklı olan davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu yön göz ardı ederek her iki davalı için tek vekalet ücretine hükmetmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HMK’nın 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalı … Sicil Müdürlüğüne izafeten Maliye Hazinesinin tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin 5 numaralı bendinin çıkartılarak yerine “5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan ve kesinleşen 2.182,55 TL nin davacıdan alınarak davalı … Sicil Müdürlüğüne izafeten Maliye Hazinesine,
29.450 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,” bendinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı …’e iadesine, 4,90 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.