Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/922 E. 2019/6765 K. 17.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/922
KARAR NO : 2019/6765
KARAR TARİHİ : 17.09.2019

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalıların murisi olan …’ın su abonesi olduğunu, murisin vefat etmesi nedeniyle mirasçıları hakkında su borcundan dolayı icra takibine geçildiğini, davalı olan mirasçıların borcun kendilerine ait olmayıp babalarının borcu olduğunu beyan ederek borca itiraz ettiklerini ve icra takibinin durduğunu ileri sürerek, yapılan itirazın iptali ile takip konusu borcun yasal faizi ile birlikte ödenmesini, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davalı borçluların Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2012/5100 E. sayılı icra dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile takibin 7.455,35 TL üzerinden devamına, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 03.05.2017 tarihli ve 2016/22061 E. 2017/6470 K. sayılı ilamı ile, “…Somut olayda; mahkemece, dava konusu su bedelinin tespiti yönünden elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alınmıştır. Hükme esas alınan raporları düzenleyen bilirkişi dava konusu su bedeli hesabı konusunda rapor hazırlamaya ehil ve yeterli olmadığından, söz konusu bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi mümkün değildir. Uzman bilirkişi tarafından, dava konusu bedelin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece, dava dosyası önceki bilirkişi dışında, su tüketim hesabı konusunda uzman ve ehil olan mühendis bilirkişilerden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişilerden davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği bedel hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme, eksik inceleme, soruşturma ve konusunda uzman olmayan bilirkişinin düzenlediği rapor esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne, davalı borçluların Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2012/5100 E. sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile, takibin 7.375,33-TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 7.375,33-TL’nin %20 ‘si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) “Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka,taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay’ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da ‘aleyhe hüküm verme yasağı’ denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir.” (Prof.Dr.Baki Kuru,Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737)
Somut olayda, mahkemece verilen ilk kararda itirazın 7.455,35 TL üzerinden kaldırılarak takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiş, anılan bu karar sadece davacı tarafından temyiz edilmiş ve yukarıda anılan nedenler ile bozulmuştur. Bozmaya uyulduktan ve bozma gerekleri yerine getirildikten sonra bu defa itirazın 7.375,33 TL üzerinden kaldırılarak takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiştir. Oysa, önceki karar davalı tarafından temyiz edilmemiş olduğundan o kararda hükmedilen miktar davacı yararına kazanılmış bir hak oluşturmuştur. O halde, mahkemenin davacı yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.