Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/907 E. 2019/6763 K. 17.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/907
KARAR NO : 2019/6763
KARAR TARİHİ : 17.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen elektrik borcuna dayalı fatura iptali ve ödenen bedelin istirdadı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı kurum tarafından 06.06.2013 tarihinde düzenlenen kaçak tutanağı ile hakkında 39.006,66 TL kaçak tahakkuku yapıldığını, kendisinin davalı kuruma yaptığı abonelik başvurusunun kanuna ve yönetmeliğe aykırı olarak sürekli reddedilmesinden dolayı tarladaki ürünlerinin zarar görmemesi için yalnızca 3 gün abonesiz sulama yaptığını ancak, davalı kurumun 90 günlük kaçak tahakkuku düzenlediğini, bu uygulamanın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, davalı tarafça düzenlenen 39.006,66 TL’lik faturanın iptali ile ihtirazi kayıt ile ödemiş olduğu bu bedelin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının, abone olmaksızın tarımsal amaçlı elektrik enerjisi kullandığı bu sebeple hakkında kaçak tutanağı düzenlendiğini ve buna dayalı olarak borç tahakkuk ettirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; her ne kadar kaçak elektrik tahakkukunda 90 gün baz alınarak hesaplama yapılmış ise de, dosyada mevcut ÇKS bilgilerine göre davacının ektiği tarımsal ürünler gözönüne alındığında, davacının belirtilen dönemlerde 90 gün boyunca sulama ihtiyacının olmayışı ve bu süre boyunca sulamasının ürüne zarar vereceği değerlendirildiğinde, davalının 3 gün süre ile kaçak elektrik enerjisi kullandığının kabul edilerek, bu süre üzerinden hesap yapılması gerektiği gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne ve mahkemece resen yapılan hesaplama ile davacının 39.006,66 TL fatura bedelinin 37.923,38 TL’lik kısmından borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2014/21417 E. 2015/17538 K. sayılı ve 10/11/2015 tarihli kararı ile ” ….Yargılama sırasında elektrik mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 09.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda; Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 40. maddesi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 29.12.2005 tarih ve 622 karar sayılı “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkındaki kararı gereği yapılan hesaplamaya göre davacının yapmış
olduğu kaçak elektrik kullanımından dolayı 90 gün üzerinden 39.000,96 TL borçlu olduğu belirtilmiştir. Ancak düzenlenen bilirkişi raporunda 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken, 01.03.2003 tarihinde yürürlükten kalkan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği’nin 40. maddesi hükümlerine göre hesap yapılmış, ayrıca taraflar arasındaki temel uyuşmazlık konusu olmasına karşın, davalının kaçak tutanağının düzenlendiği dönemde, dosyada mevcut ÇKS ve DSİ belgelerine göre tarımsal sulama yapabileceği sürelere ilişkin bir değerlendirmede bulunulmamıştır. Bu itibarla bilirkişi raporu usul ve yasaya uygun değildir.
Ancak, mahkemece; yukarıda açıklanan gerekçelerden farklı olarak, davacı tarafça 3 gün süre ile tarımsal sulama yapılmış olmasına karşın bilirkişi raporunda 90 gün üzerinden hesaplama yapıldığı gerekçesi ile bu bilirkişi raporuna itibar edilmemiş olmasına karşın HMK 226. vd. maddeleri gereğince yeni bir bilirkişi raporu almak yerine resen yapılan hesaplama ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği hususu gözönüne alınarak dosyanın yeniden konusunda uzman bir bilirkişiye tevdii ile, tarafların iddia ve savunmaları ile, dosyada mevcut DSİ ve ÇKS kayıtlarına göre davacının kuyu suyu açtığı tarih ve yetiştirdiği ürünler itibariyle, 2013 yılında sulama yapacağı süreler dikkate alınarak, tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar hakkındaki 622 sayılı kararına uygun şekilde düzenlenmiş yeni bir bilirkişi raporu alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurmak olmalıdır….” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında elektrik mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda; davacının 28 günlük hesaplama sonucu abonesiz & sayaçsız kaçak elektrik kullanımından dolayı 8.577.15.- TL ödemesi gerektiği belirtildiğinden, 30.429.51.- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve anılan karar Dairemizin 18.12.2017 tarih, 2017/12872 E. 2017/17759 K. sayılı ilamıyla “Taraflar, hükme esas alınan bilirkişi raporuna gerekçelerini de göstermek suretiyle itiraz etmiş, ancak mahkemece, itirazlar karşılanmadan hüküm tesis edilmiştir. Çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda, bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirmek de uzman bilirkişilerin görevidir.
Bu itibarla, mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında üç kişilik elektrik mühendisi ve ziraat mühendisinden oluşan uzman bilirkişi heyetine verilmesi, uzman bilirkişilerden itirazları karşılayacak şekilde davacının davalı kurumdan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre bir hesaplanması, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; yetersiz, itiraza uğrayan bilirkişi raporu benimsenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine karar verilmiş, söz konusu karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava, kaçak elektrik tespit tutanağına dayalı olarak tahakkuk ettirilen faturaların iptali ile tahsil edilen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacının, davalı kurum ile sözleşme yapmadan 2013 yılında tarımsal sulama amaçlı elektrik kullandığı ve davacı hakkında 06.06.2013 tarihinde kaçak tutanağı düzenlenerek, 90 gün üzerinden 39.006,66 TL kaçak tahakkuku yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf ise, buna karşın, davacı kurumun tutanak düzenlediği sulama döneminde 90 gün değil yalnızca 3 gün sulama yaptığını iddia etmektedir.
Dosyada mevcut çiftçi kayıt sistemi belgesine göre; davacının, 2013 yılında buğday ve pamuk ekimi yaptığı, buğday bitkisinin sulama döneminin kurak dönemlerde mart ve nisan sonu, pamuk bitkisinin ise temmuz, ağustos ve eylül ayı içerisinde olduğu; yine, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nden gelen yazı cevaplarına göre ise, davalının 08.01.2013 tarihinde izin almaksızın bir adet sulama kuyusu açtığını belirterek, hakkında gerekli işlemlerin yapılması için DSİ’ye başvurduğu, 27.03.2013 tarihinde de yasal sulama kuyusu kullanımı için DSİ’ye başvuru yaptığı ve 10.06.2013 tarihinde izin belgesi aldığı, bu kapsamda davalının 08.01.2013 tarihi itibariyle sulama amaçlı kuyu açtığı anlaşılmaktadır.
HMK’nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. HMK’nın 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez.
Somut olayda mahkemece, her ne kadar Dairemiz bozma kararına fiilen uyulmuş ise de bozma gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.)
Dairemizce verilen ve yukarıda anılan önceki bozma ilamlarında; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının; taraflar arasındaki temel uyuşmazlık konusu olmasına karşın, davalının kaçak tutanağının düzenlendiği dönemde, dosyada mevcut ÇKS ve DSİ belgelerine göre tarımsal sulama yapabileceği sürelere ilişkin bir değerlendirme içermediği, davacının kuyu suyu açtığı tarih ve yetiştirdiği ürünler itibariyle 2013 yılında sulama yapacağı süreler dikkate alınarak ve davacının bilirkişi raporlarının bu hususta eksik olduğu yönündeki itirazlarını karşılar mahiyette olmadığı belirtildiği halde, alınan son bilirkişi raporunun da yine önceki raporlar ile aynı mahiyette ve eksik içerikte olduğu değerlendirilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden, dosyada mevcut DSİ ve ÇKS kayıtlarına göre; davacının kuyu suyu açtığı tarih ve yetiştirdiği ürünler itibariyle, 2013 yılında sulama yapacağı süreler dikkate alınarak, tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar hakkındaki 622 sayılı kurul kararına uygun şekilde düzenlenmiş yeni bir bilirkişi raporu alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, bozma gerekleri yerine getirilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.