Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/729 E. 2019/3308 K. 11.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/729
KARAR NO : 2019/3308
KARAR TARİHİ : 11.04.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı Tedaş tarafından 5320 nolu aboneliğin 2003-2009 arası elektrik kullanımı nedeniyle 210.873,20 TL ek tahakkuk faturası düzenlediğini, borca itiraz edilmesine rağmen kurumun itirazın reddine karar verdiğini, bu miktar elektrik kullanılmadığı ileri sürülerek, şimdilik 10.000,00 TL borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; ek tahakkuk faturasının Elektrik Piyasası Kanununa ve bu Kanuna göre düzenlenen Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 19. ve 20. maddeleri hükümlerine göre düzenlendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı şirketin 17.10.2003-10.12.2009 tarihleri arasında kullandığı elektrik nedeniyle borçlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, anılan karar Dairemizin 03/06/2013 tarih ve Esas: 2013/4065 – Karar: 2013/9045 sayılı kararı ile; Mahkemece alınan her iki rapor arasında çelişki olmasına rağmen çelişkiyi giderecek şekilde üçüncü rapor alınmadığı, davacının kullanımının kaçak olup olmadığı ve ödenen miktarın olay tarihi itibariyle uygulanması gereken EPDK kararlarına uygun olup olmadığının belirlenmediği, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 10.000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiş, Dairemizin 15.03.2017 tarih ve Esas: 2016/6550 – Karar: 2017/3110 sayılı kararı ile; 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece değerlendirilmesi ve gerekirse yeniden bilirkişiden rapor aldırılması suretiyle ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yine bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu doğrultusunda yine davanın kabulü ile 10.000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
“Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay’ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın,önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da “aleyhe hüküm verme yasağı” denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir.” (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737)
Mahkemece verilen 19/02/2015 ve 19.07.2018 tarihli hükümlerde, davanın kabulü ile davacının 10.000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ve hükümler davalı tarafça temyiz edilmiştir. Ancak 19.02.2015 tarihli hükme esas alınan 24.03.2014 tarihli bilirkişi raporunda, davacının davalı şirkete 184.711,28 TL borcu bulunduğu tespit edilmiş ve karar davalı tarafça temyiz edilmiş, 19.07.2018 tarihli hükme esas alınan 02.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, davacının davalı şirkete 182.603,29 TL borçlu bulunduğu tespit edilmiştir.
Bu durumda, mahkemece verilen 19.02.2015 tarihli hükümle davalı yararına kazanılmış hak oluşmuştur. Ancak mahkemece davalı tarafın kazanılmış hakkı nazara alınmaksızın 02.05.2018 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davalı şirkete 10.000 TL borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmiştir. Mahkemece, davalı yararına oluşan kazanılmış hak ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.