Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/6076 E. 2020/1013 K. 10.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/6076
KARAR NO : 2020/1013
KARAR TARİHİ : 10.02.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı Rektörlük ile yapılan 2003 tarihli kira sözleşmesi gereğince, sözleşmeye uygun olarak kendisinden kurulması talep edilen 3×6 metre ebatlarında konteynır hazır prefabrik kabin kurarak büfe olarak işletmeye başladığını, okulda bulunan öğrenci sayısındaki artış ve kira süresinin üç yıl olması nedeniyle işletilmekte olunan büfe yerine 247 m2 kapalı alanlı, 108 m2 açık alanlı tesis yaptığını, kira sözleşmesinin süresinin dolması üzerine taraflar arasında 2007 yılında yeniden üç yıllık kira sözleşmesi imzalandığını ancak kiraların davacı tarafından ödenememesi üzerine davalı Rektörlük tarafından gönderilen 24.03.2009 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesinin fesih ihtarı ile sona erdiğini, sözleşmeye konu binanın davacı tarafından tahliye edilmesi neticesinde davacı tarafından yapılmış tüm tesisin davalı rektörlüğün kullanımına kaldığını, yaptırılan tespit sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda tesisin toplam 104.046,30 TL değerinde olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 21.02.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 104.046,30 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; alacağın zamanaşımına uğradığını, sözleşmeye göre davacın yapacağı büfe ve çevresindeki ilaveleri tam ve eksiksiz olarak teslim ederek mülkiyetinin davalıya devredeceğinin ve hiçbir hak talep etmeyeceğinin kararlaştırıldığını, davacının yaptığı genişletmenin kendi isteği ile olduğunu ve bu işlerin sözleşmenin 6.maddesinde bahsedilen verim gücünü arttırmaya yönelik işler olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının sebepsiz zenginleşme nedeni ile yasada belirtilen bir yıllık süre içinde dava açmadığı gerekçesiyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hümün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 06.11.2013 gün ve 2013/12351 Esas- 2013/15383 Karar sayılı ilamı ile ” …davacının, taşınmazdan ”Tutanaktır” başlıklı belgede belirtildiği üzere 25.05.2009 tarihinde ayrıldığı ve davacının taşınmazdan el çektiği bu tarih itibariyle davanın süresinde açıldığı dikkate alınmak suretiyle davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 24.06.2015 gün ve 2015/6638 Esas- 2015/11705 Karar sayılı ilamı ile “…Somut olayda, yerel mahkeme kararının gerekçesinde, hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmamış, taraflar arasında imzalanan kira sözleşmeleri tartışılmamıştır. Bu bakımdan; yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, yeniden yargılama yargılama sırasında bilirkişi heyetinden rapor alınmış, taraflar arasındaki kira sözleşmeleri ve davacının taahhüde ilişkin beyanları kapsamında, davalı üniversite idaresi ile arasındaki kira sözleşmesinin devamı süresince sözleşmede belirtilen amaca uygun işlettiği kantin ve büfe işletmesi üzerine yaptığı tadilat ve imalattan dolayı sözleşmenin sona ermesinden itibaren davalıdan herhangi bir talepte bulunmayacağı ve yapılan tüm imalat ve tadilatın olduğu şekli ile idareye terk etmeye kabul ve taahhüt ettiği, yapılan bu imalat ve tadilattan dolayı hiçbir ad altında ödeme yapılmasını talep etmeyeceğini kabul ve taahhüt ettiği, davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalı idareden herhangi bir taleple bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2016/20432 Esas – 2018/8957 Karar sayılı ve 25/09/2018 tarihli kararı ile ” … mahkemenin kabule ilişkin ilk kararı diğer yönleri incelenmeksizin sadece yasaya uygun olarak gerekçe taşımadığından bahisle bozulmuş, mahkemece bu bozmaya uyma kararı verilmiştir. Burada mahkemece yapılacak iş, hüküm sonucuna uygun gerekçe içeren gerekçeli kararın yazılması olmalıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin kararın, gerekçesiz olması nedeniyle bozulması sonucunda, hüküm sonucuna uygun gerekçeli bir karar yazılması gerekirken yukarıda belirtilen ilkelere aykırı ilk karara tamamen aykırı olacak şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Mahkemece, üç inşaat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm oluşturulmuştur .
Mahkemece, davanın kabulüne, 10.000.00.- TL’nın dava, 94.046.30.-TL’nın ıslah tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Kural olarak, sözleşmede aksine hüküm yoksa davacı kiracı, kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu giderlerden alınıp götürülmesi mümkün olmayan ve davalı kiraya veren tarafından benimsenenlerin yapıldıkları tarihler itibariyle bedellerini vekaletsiz iş görme hükümlerine göre isteyebilir. (TBK m. 530) Yargıtayın yerleşik uygulamaları, kiracının kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu masrafların yapıldığı tarih itibariyle belirlenecek değerinden yıpranma payı düşülmek suretiyle elde edilecek değeri isteme hakkı olduğu yönündedir. Kural olarak bu gibi zorunlu ve faydalı masrafların kira sözleşmesinin başlangıcında yapılmış olduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda, dosyadaki belgelerden davacı kiracının 2004 yılında davaya konu olan kapalı kantin ve sundurmayı yaptırdığı, davacı kiracının 25/05/2009 tarihinde kiralananı tahliye ettiği, davaya konu yeri benimseyen davalının kiralananı Aydın Meslek Yüksek Okulu öğrenci kantini olarak 30/12/2009 tarihinde dava dışı bir kişiye kiraya verdiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda yapılan imalatın dava tarihi itibari ile değeri esas alındığından rapor yeterli değildir .
Mahkemece, bilirkişi kurulunun, faydalı ve zorunlu masrafların imalat tarihi itibariyle değerinden yıpranma payının düşülmesiyle bulunan bedelin hesaplandığı, bilimsel verilere dayalı, Yargıtay ve taraf denetimine açık ek rapor hazırlaması sağlanarak varılacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalının 2547 Sayılı Yasanın ve 56/b ve Harçlar Kanununun 13 j maddelerine göre harçtan muaf olduğu halde, mahkemece davalının harçtan sorumlu tutulması da doğru bulunmamıştır .
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.