Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/583 E. 2019/5235 K. 10.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/583
KARAR NO : 2019/5235
KARAR TARİHİ : 10.06.2019

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ve davalı … Vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; çocukları 23/02/1997 doğumlu …’nun , davalıların çocuğu sürücü …’ın sevk ve idaresindeki aracın ağaca çarpması sonucu 13/03/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde, bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra 28/03/2010 tarihinde hayatını kaybettiğini, kazanın araç sürücüsünün kusurundan kaynaklandığını, çocuklarının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davalı anne ve babanın ev başkanı olarak üzerilerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediklerini; oğullarının başarılı ve çalışkan bir öğrenci olduğunu, çocuklarının vefat etmesi nedeniyle desteğinden yoksun kaldıklarını, ağır elem, ızdırap ve üzüntü yaşadıklarını, düzenli bir gelirlerinin ve sosyal güvencelerinin bulunmadığını, yakınlarının yardımı ve günlük işlerde çalışarak hayatlarını idame ettirdiklerini ; davalıların çocuğu … tarafından kullanılan … plakalı aracın trafik sigortası ile davalı … tarafından sigortalandığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, davacı anne ve babadan her biri için 20.000,00 TL maddi ve her bir davacı için ayrı ayrı 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş ; davalılardan … Sigorta A.Ş. nin ise sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere sadece maddi tazminat talepleri yönünden sorumlu tutulmasını istemiş, yargılama aşamasında maddi tazminat istemleri yönünden davadan feragat ettiklerini bildirmişlerdir.
Davalılar ; davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davacıların maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine, davanın manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulüne, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’tan ; 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’tan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm Dairemizin 15.03.2018 tarih ve 2016/11249 E. – 2018/2543 K. Sayılı ilamı ile , ” … Hüküm altına alınan manevi tazminatın her bir davacı için ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, karar verilen manevi tazminat miktarlarının ayrı ayrı yazılmayarak infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK’nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacıların maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, her bir davacı için 30.000,00 TL toplamda 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 369. maddesinde düzenlenen ev başkanının sorumluluğu hükümlerine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-) Davalı … ye karşı manevi tazminat isteminde bulunulmadığından, davalı … şirketi vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332. maddesi uyarınca; “(1) Yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilir. (2) Yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Mahkeme yargılama giderlerine herhangi bir talep olmasa dahi kendiliğinden karar verir. Mahkemenin yargılama giderleri hakkında hüküm vermeyi ihmal etmesi tavzih yolu ile dahi düzeltilemez.
Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edilir. (HMK 323/1-ğ)
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin ” Manevi tazminat davalarında ücret ” başlıklı 10. maddesine göre ; ” (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.”
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinde ise; ” Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olmamak kaydıyla nispi olarak belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; mahkemece, Dairemizin 15.03.2018 tarihli ve 2016/11249 E. – 2018/2543 K. sayılı bozma ilamına uyularak yeniden yargılama yapılmış, ancak bozma sonrası yeniden hüküm kurulurken yargılama giderleri hakkında bir karar verilmediği görülmüştür. Mahkemece daha önce verilen hüküm, Dairemiz bozma kararı ile ortadan kalktığından, bozma öncesi verilen hükmün kesin olduğundan bahisle bu hususta bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasına, ” Davacılar yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 6.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine” ve ” Davacılar tarafından bozma öncesi yapılan 658,75 TL yargılama gideri ile bozma sonrası yapılan 98,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 756,75 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’tan tahsili ile davacılara verilmesine ” ifadelerinin eklenmesi suretiyle hükmün davacılar yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.