Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/5508 E. 2020/1372 K. 18.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5508
KARAR NO : 2020/1372
KARAR TARİHİ : 18.02.2020

Davacılar … ve … ile davalılar …, … ve … aralarındaki vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis davasına dair Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06/03/2015 tarihli ve 2012/708 Esas 2015/224 Karar sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 10/09/2019 tarihli ve 2018/6844 Esas 2019/6464 Karar sayılı ilama karşı davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; mirasbırakanları …’ün, 94 yaşında iken yaptığı vasiyetname ile kendilerini mirasçılıktan çıkardığını ve malvarlığını davalılara vasiyet ettiğini, mirasbırakanın 99 yaşında iken yaptığı ikinci vasiyetnamesinde de ilk vasiyetnamesindeki iradesinin devam ettiğini bildirdiğini, mirasbırakanın vasiyetnameleri bakımıyla ilgilenen davalıların zorlaması altında yaptığını, ayrıca noter tarafından düzenlenen her iki vasiyetnamede de tanıkların mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını beyan etmediklerini, aksine tanıkların vasiyetnamelerin düzenleyen memur tarafından mirasbırakana okunduğunu bildirdiklerini, mirasbırakanın ikinci vasiyetnamesinden sonra taşınmaz paylaşımı hususunda protokol imzaladığını, ayrıca miras yolu ile intikal eden taşınmazdaki tapu malikinin isminin düzeltilmesi için mirasbırakanla birlikte dava açtıklarını, bu nedenlerle mirasbırakanın mirasçılıktan çıkarma yönündeki iradesinden döndüğünü ileri sürerek; mirasbırakanın Bodrum 3. Noterliğince düzenlenen 30/10/2007 tarihli ve 14685 yevmiye nolu vasiyetnamesi ile 05/05/2011 tarihli ve 07989 yevmiye nolu vasiyetnamesinin, öncelikle şekil yönünden aksi halde ise esas yönünden iptalini, iptalin mümkün olmaması halinde ise saklı payı aşan vasiyetnamelerin tenkisini talep etmişlerdir.
Davalılar; davacıların, eşi …’in vefatından sonra fiziksel yardıma ve bakıma ihtiyaç duyan mirasbırakan … ile ilgilenmediklerini, ayrıca davacılar tarafından mirasbırakan Gülsüm’ün vesayet altına alınması için Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan davanın reddine karar verildiğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; dinlenilen taraf tanıkların beyanlarına göre vasiyetnamenin iptalini gerektirecek herhangi bir yasal neden bulunmadığı, davacıların vasiyetnamelerin iptaline yönelik iddialarını ispatlayamadıkları, mirasbırakana karşı aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacıların mirastan çıkarılmalarında hukuka aykırı bir yön olmadığı, bu sebeple davacıların mirasbırakanın terekesinden herhangi bir pay alamayacakları gibi vasiyetlerin tenkisini de talep edemeyecekleri gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 10/09/2019 tarihli ve 2018/6844 Esas 2019/6464 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
Onama ilamına karşı, davacı taraf karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Düzeltilmesi istenilen Yargıtay ilamında benimsenen mahkeme kararındaki gerekçelere göre, davacı tarafın HUMK’nın 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymayan sair karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
2- Davacı tarafın şekil eksikliği nedeniyle vasiyetnamenin iptaline yönelik karar düzeltme isteğinin incelenmesinde;
Bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar. Kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir.
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntıları ile ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin, her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile ona koşut bir düzenleme içeren HMK’nın 297 nci maddesi de, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Somut olayda; davacılar tarafından vasiyetnamenin irade sakatlığı ve şekil eksikliği nedenleriyle iptali talep edilmiş ise de; kararda sadece irade sakatlığı iddiası yönünden toplanan deliller değerlendirilmiş, şekil eksikliği nedeniyle vasiyetnamenin iptali talebi yönünden toplanan deliller hakkında bir değerlendirme yapılmamıştır. Diğer bir anlatımla, şekil eksikliği nedeniyle vasiyetnamenin iptali talebi yönünden gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuş olup, Yargıtay’ın hukuki denetim yapması imkansız kılınmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacı tarafça ileri sürülen şekil eksikliğine ilişkin iptal talebinin incelenmesi ve ulaşılacak sonuca göre bu talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak zuhulen onandığı yeniden yapılan inceleme sonucunda anlaşıldığından, davacı tarafın bu yöne ilişen karar düzeltme isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair karar düzeltme isteğinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle HUMK’nın 440 ıncı maddesi gereğince davacı tarafın karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 10/09/2019 tarihli ve 2018/6844 Esas 2019/6464 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak hükmün davacı taraf yararına BOZULMASINA, evvelce alınan temyiz harcı ile peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 18//02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.