Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/533 E. 2019/3306 K. 11.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/533
KARAR NO : 2019/3306
KARAR TARİHİ : 11.04.2019

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalıdan boşandığını; 09/11/2006 tarihli mehir senedinde yazan 150 gram 22 ayar altının kandırılmak suretiyle elinden alındığını ve iade edilmediğini, mehir senedindeki ev eşyası ve sair eşyalarının da davalıya ait konutta kaldığını belirterek; mehir senedinde yazan eşyaların aidiyetinin tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eşyaların aynen, mümkün olmadığı takdirde tespit edilecek değerinden şimdilik 8.000 TL’sinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının ziynet ve ev eşyalarını alarak evi terk ettiğini, ev eşyaları ve ziynetlerin kendisine ait olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiş; karşı davası ile de dava konusu mehir senedindeki eşyaların aynen iadesine; mümkün olmadığı takdirde değerinin tespit edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemenin 14.03.2013 tarihli oturumunda, davalının karşı davası tefrik edilerek, mahkemenin başka bir esas numarasına kaydedilmiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonunda kısa kararda; “davanın reddine” karar verilmiş, gerekçeli kararda ise; kısa kararda tefhim edilen hükme ek olarak “asıl davada davanın reddine, karşı davada davanın kabulüne, 09/11/2006 tarihli mihir senetinde yazılı olan ondört kalem ev eşyalarının davalı-karşılık davacıdan alınarak davacı-karşılık davalıya verilmesine,” karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin, 04.10.2017 tarih ve 2017/14355 Esas – 2017/13285 Karar sayılı ilamı ile; kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki bulunduğu gerekçesiyle, hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile 150 gram 22 ayar altın 4.950,00 TL, 1 adet buzdolabı (arçelik) 400 TL, 1 adet çamaşır makinası (ariston) 350 TL,1 adet elektirikli fırın 250 TL ,1 adet 51 ekrak televizyon 200 TL, 2 adet mobilya halısı( bir adeti 100 TL) 200 TL, 1 adet yatakodası takımı 750 TL,1 adet

salon takımı 700 TL, 1 adet oturma grubu 800 TL, 8 adet yastık (30 TL x8) 240 TL, 8 adet kırlent (10×8) 80 TL ,1 adet çeyiz sandığı ve eşyası 600 TL, 1 adet elektrikli süpürge 80 TL, Mutfak kullanım eşyaları 600 TL eşyanın davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine mümkün değilse 10.200,00 TL bedelinin 8.000,00 TL sinin dava tarihinden 2.200,00 TL sinin ıslah tarihi olan 19/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “İspat Yükü” başlıklı 6.maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadesine yer verilmiştir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
6100 sayılı HMK m.189/3 maddesi “Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususla, başka delillerle ispat olunamaz.” hükmünü amirdir. Aynı Kanunun 200/I maddesi “senetle ispat” ve 200/II maddesinde de “senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebileceği” hususları düzenlenmektedir. Yine, aynı kanunun 201.maddesinde de; “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler … liradan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” denilmekte; 203. maddesinde de; “senetle ispat zorunluluğunun istisnaları” düzenlenmiş ve hangi hallerde tanık dinlenebileceği belirtilmiştir.
Somut olayda; Taraflar arasında düzenlenen 09.11.2006 tarihli mehir senedinde, toplam 14 kalemde belirtilen altın ve ev eşyalarına ilişkin olarak “yukarıdaki eşyaları …. ya aşağıdaki şahitler huzurunda mihir olarak veriyorum” şeklinde yazıldığı, dava dilekçesinde ise davacının, ziynet eşyalarının elinden kandırılmak suretiyle alındığını iddia ettiği görülmüştür. Bu durumda; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, mehir senedinde belirtilen ziynet eşyalarının davacı kadına teslim edildiği ancak davacı kadının rızası dışında elinden alınıp alınmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Eldeki dava, mehir senedinden dolayı ziynet eşyalarının teslimi ya da bedellerinin tahsili istemine ilişkin olduğuna göre; konunun ispat hukuku açısından ele alınması gerekir.
Dava konusu eşyalar taraflar arasında senede bağlanmış olup davalıyı bağlar. Taraflar arasında düzenlenen mehir senedinde açıkça, ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiği belirtilmemiş olmakla birlikte; davacı dava dilekçesinde, ziynet eşyalarının kandırılmak suretiyle elinden alındığını belirtmiş olması karşısında ziynetlerin davacıya teslim edildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla, davacı kadın, ziynetlerin elinden rızası dışında davalı tarafından alındığını ispat etmek zorundadır.
Dava konusu uyuşmazlıkta, mahkemece ispat külfetinin davacı tarafta olduğu gözetilmeden; ispat külfetinin davalıda olduğunu kabul edip davalı tarafından mehir senedine karşılık aynı nitelikte bir belge ile iddiasını ispatlayamadığı, tanıklarının dinlenilmesine davacı tarafça muvafakat edilmediği ve davalının yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

O halde; mehir senedinde yazılan ziynet eşyasının, davacının rızası dışında elinden alındığını ispat külfeti davacıda olduğu kabul edilerek, dosya içerisinde mevcut boşanma dosyası ve bu dosyadan tefrik edilen karşı davadaki tanık beyanları ile tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile davacının çeyiz senedinde yazılı ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.