YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5329
KARAR NO : 2020/1549
KARAR TARİHİ : 20.02.2020
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile birlikte hissedar olduğu 678 ada, 3 parsel sayılı taşınmazda Side Belediyesi’nin de hissesinin olduğunu, hissedarların başvurusu üzerine belediyenin hissesini diğer hissedarlara payları oranında devredebileceğini belirttiğini; davalının, gerek tapuda kayıtlı hissesini gerekse de belediyeden alacağı hissesini 19.12.2013 tarihli protokol ile kendisine sattığını, 20.12.2013 tarihinde mevcut hissesini tapuda devretmesine rağmen, Belediyenin davalıya ayırdığı hisseyi satın alıp davacıya devretmediği gibi ödediği bedeli de iade etmediğini; Side Belediyesi’nin, … Belediyesine devredilmesi üzerine, başvurusunu yaparak belediye hissesini kendisinin ve diğer hissedar …’in 18.03.2015 tarihinde satın aldığını; davalı ile yapılan protokol gereğince davalının hissesi gereğince belediyeden alacağı 26,56 m2 için davalıya 75.645,57 TL ödendiğini, bu bedelin faizi ile tahsili için yapılan takibin, davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; protokolde alıcının davacı ve … olduğunu ve davayı birlikte açmaları gerektiğini, 19.12.2013 tarihli belge ile taşınmazda kendi adına kayıtlı 49,28 m2′ lik kısım ile Side Belediyesi’nden alacağı 26,56 m2′ lik kısmı sattığını; söz konusu taşınmazda imar uygulaması yapılırken yanlışlık yapıldığını, kendisinin taşınmazdaki hissesinin daha fazla olduğunu, bunun için belediyeye başvuru yaptığını, davacının belediyeye başvurup hisse satın almış olması nedeniyle kendi hakkını da engellediğini savunarak; davanın reddini ve tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında imzalanan 19/12/2013 tarihli protokol kapsamında, davalının, 678 ada, 3 parselde bulunan hissesini ve belediyeden hakkına isabet eden hissesini toplam 216.000,00TL karşılığında davacıya sattığını, parayı peşin aldığını; protokol kapsamındaki davacıya devredilmeyen taşınmaz bedelinin hesaplanması yönünden bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, buna göre 26,56 m²’lik kısmın bedelinin 75.645,54 TL, ödeme tarihinden takip tarihine kadar faizinin ise 8.990,42TL olduğu; davalı tarafın, aralarındaki yazılı anlaşma gereğince hisse devrini gerçekleştirmediği, sebepsiz zenginleştiği, takibe haksız olarak itirazda bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline ve alacak miktarının %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dairemizin, 11.12.2015 T. ve 2015/14629 E. – 2015/20121 K. sayılı ilamıyla; “davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile, Somut olayda; taraflar arasında düzenlenen belgede alıcıların davacı ve dava dışı … olduğu, davalının adına kayıtlı hisse ile birlikte hissesine isabet edecek belediyeden devralacağı hisseyi alıcılara sattığı, davalının belediyeden hissesine isabet edecek kısmın 26,26 m2 olduğu, dosyadaki belgelere göre 26,56 m2’lik kısımdan davacı hissesine düşecek kısmın 14,34 m2 olduğunun anlaşıldığını, hal böyle olunca, davalı tarafından satılan 26,56 m2’lik kısmın 14,34 m2’sinin davacıya satıldığı anlaşıldığından, mahkemece, bu rakam dikkate alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken, dava dışı …’e isabet edecek bölüm de dahil edilerek sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile, 40.841,75 TL asıl alacak, 4.854,01 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.695,76 TL miktar yönünden takibe itirazın iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğundan 40.841,75 TL miktar üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen kararların ve ayrıca taraflara yüklenen borç ve hakların açıkça, kuşku ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; mahkemece verilen hükümde, davanın kısmen kabulü ile 40.841,75TL asıl alacak, 4.854,01TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.695,76TL miktar yönünden takibe itirazın iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; ancak, takibin bu miktar üzerinden devamına denilerek asıl alacak tutarı üzerinden devam etmesi gerektiği hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Mahkemece; faize faiz yürütülecek şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 24.04.1995 gün ve 21/9 sayılı kararında ve 6100 sayılı HMK 326. maddesi uyarınca “Yargılama giderleri, kural olarak davada haksız çıkan ve aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir.”
Davada haksız çıkan tarafa yükletilecek olan yargılama harç ve giderleri hem davayı kazanan tarafın daha önce peşin ödediği, hem de (karar ve ilam harcı ve Devlet Hazinesi tarafından peşin olarak ödenen giderleri gibi) devlete ödenmesi gereken harçlar ve giderlerdir.
Buna göre mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmakla, kabul edilen miktar üzerinden yargılama giderlerinin ve eksik kalan harcın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken; bozma ile birlikte önceki mahkeme ilamının ortadan kalkması sebebi ile, mahsuplaşma ilişkisi ile hüküm kurulamayacağı gözetilmeksizin,
davalı adına önceki karar gereği 09/06/2016 tarihli harç tahsil müzekkeresinde belirtilen 4.145,14TL’nin davalıdan tahsil edilmesi halinde mahsubu ile artan 2.045,87 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalı tarafa iadesine şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanılgıların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 1. fıkrasında yer alan “1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile … 3. İcra müdürlüğünün 2015/1158 esas sayılı takip dosyasındaki vaki itirazın 40.841,75TL asıl alacak, 4.854,01TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.695,76TL miktar yönünden İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine” ifadesinin çıkarılarak “1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile … 3. İcra müdürlüğünün 2015/1158 esas sayılı takip dosyasındaki vaki itirazın 40.841,75TL asıl alacak, 4.854,01TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.695,76TL miktar yönünden İPTALİNE, asıl alacak 40.841,75TL üzerinden takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine” ifadesinin yazılmasına, 4. fıkrasında yer alan; “Alınması gerekli 3.121,47TL harçtan, davacı tarafça yatırılan 1.022,20 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 2.099,27 TL harcın, davalı adına önceki karar gereği 09/06/2016 tarihli harç tahsil müzekkeresinde belirtilen 4.145,14TL’nin davalıdan tahsil edilmesi halinde mahsubu ile artan 2.045,87 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalı tarafa iadesine,” ifadesinin çıkarılarak yerine “Alınması gerekli 3.121,47TL harçtan, davacı tarafça yatırılan 1.022,20 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 2.099,27TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/02/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.