Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/4950 E. 2020/1031 K. 10.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4950
KARAR NO : 2020/1031
KARAR TARİHİ : 10.02.2020

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; davalılardan yaşı küçük … ile …’in, davacı …’ın yaşı küçük kızı …’ı, 2010 Nisan ayından itibaren değişik tarihlerde tehdit ve şantaj etmek suretiyle, davacı …’ın evinde saklamış olduğu toplam 48.495,00 TL tutarındaki parasını gasp ettiklerini; bahse konu para ile davalı … ile …’nın araba, laptop, masaüstü bilgisayar, ses sistemi ve pahalı marka giysiler satın aldıklarını, bu hususta savcılığa şikayette bulunduklarını; davalılardan …’in, davacı …’ın cinsel istismarından dolayı tutuklanmasına karar verildiğini, yaşanan olaylar nedeniyle elem ve üzüntü duyduklarını ileri sürerek; maddi zarar kapsamında 48.495,00 TL ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar; davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı küçük …’ın, arkadaşlarına kendisini kabul ettirmek için, babasına ait paraları, babasından habersiz çalarak araba satın aldığını, babasının durumu öğrenmesi üzerine, kendisini temize çıkarmak için bahse konu asılsız iddialarda bulunduğunu; davacı …’ın herhangi bir baskı, tehdit ve şiddete maruz kalmaksızın, rızasıyla paraları davalılara verdiğini savunarak; davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 48.495,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ödenmesine, davacılardan her biri için 5.000,00 er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile her bir davacıya ayrı ayrı ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2017 tarihli ve 2016/12974 E. – 2017/1064 K. Sayılı ilamı ile; “…6100 sayılı HMK’nın 33. Maddesine göre olayları izah taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir. Her ne kadar, davacı vekili, dava dilekçesinde açıkça belirtmemiş ise de; davalılardan … ve …’nın sorumluluğu haksız fiil failleri olmaları, davalılardan Kudbettin Türker ve …’nın sorumlulukları ise ev başkanı sıfatları nedeniyle söz konusudur. Dava, TMK’nın ikinci kitabında yer almaktadır. Bu haliyle uyuşmazlığın aile mahkemesinde çözümlenmesi gerekir. Şu durumda dava dilekçesinin görev yönünden reddi yerine işin esasının incelenerek karara bağlanması usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; görevsizlik kararı verilmiş; görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine, davanın yargılaması Bursa 4. Aile Mahkemesi tarafından yürütülmüş ; davalılardan … ile …’nın, davacı …’ın arkadaşı oldukları, zaman içerisinde davalı … ile … arasında duygusal yakınlığın başladığı, davalı …’ın …’ya cinsel istismarda bulunduğu, davalı … ve …’in bu ilişkiyi …’nın ailesine söyleyeceklerinden bahisle, …’yı tehdit ve şantaj etmek suretiyle, davacı baba …’ın evde saklamakta olduğu toplam 48.495,00 TL tutarındaki parayı gasp ettikleri, bu parayı harcadıkları, araba aldıkları, davacıların kişilik haklarının ihlal edildiği, maddi ve manevi zarara uğradıkları gerekçesiyle, davanın kabulüne, 48.495,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ödenmesine; davacılardan her biri için 5.000,00 er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 15.11.2018 tarihli ve 2018/3842 E. – 2018/11617 K. Sayılı ilamı ile; “…Kanunda ispat sınırı olarak gösterilen parasal belli tutarı (HMK 200/1 .maddesi) aşan hukuki işlemler ve senede karşı olan iddialar (HMK 201. maddesi) yalnız senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Yazılı delil yoksa, ikrar (HMK m. 188) ve yemin (HMK m. 225 vd.) gibi kesin delillerde de iddianın ispat edilmesi olanaklıdır. Dosyanın incelenmesinde; davalılar … ve …’ın soruşturma aşamasındaki beyanlarında aldıkları para miktarı ve alınan eşyalara ilişkin ikrarları bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece; dava konusu alacak miktarı yönünden davalıların ikrarı değerlendirilerek şantaj sonucu alınan miktarın belirlenmesi, aşan kısım var ise yazılı delil bulunması gerektiği dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, ikinci bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ise; davalılardan … ile …’nın, davacı …’ın arkadaşı oldukları, zaman içerisinde davalı … ile … arasında duygusal yakınlığın başladığı, davalı …’ın …’ya cinsel istismarda bulunduğu, davalı … ve …’in bu ilişkiyi …’nın ailesine söyleyeceklerinden bahisle, …’yı tehdit ve şantaj ettikleri; bu kapsamda, davacı baba …’ın evde saklamakta olduğu paralardan, davalı … ve …’in 10/08/2010 tarihli savcılık ifadelerindeki ikrarlarına göre, …’nın önce araba almaları için 10.500,00 TL getirerek …’a verdiği ve bu para ile davalıların araba alıp, kalan parayı da araba aksesuarı almak için kullandıkları, daha sonra 6.000,00 TL tutarında bir miktar Euro getirerek davalılara verdiği, bunların dışında davalı …’e bilgisayar alması için 2.000,00 TL, kafedeki hesabı ödemesi için de 50,00 TL verdiği, fazlaya ilişkin istemin, davalıların ikrarı dışında yazılı bir delille ispat edilemediği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 18.550,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ödenmesine, davacılardan her biri için 5.000,00 er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 369. maddesinde düzenlenen ev başkanının sorumluluğu esasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Somut olayda; davalı … ve …’ya ait 10/08/2010 tarihli savcılık ifade tutanakları incelendiğinde; davalıların, davacı …’nın getirmiş olduğu para ile 10.500,00 TL tutarında araba ve … için 2.000,00 TL lik masaüstü bilgisayar satın aldıkları, ayrıca …’e laptop alınması için …’nın …’a 2.000,00 TL verdiği, …’ın bu parayı da arkadaş ortamında harcadığı, …’nın kafede oturduklarında 50,00 TL tutarındaki hesabı da ödediği, yine 6.000,00 TL tutarında bir miktar Euro ve Doları da davalılara verdiği hususu, davalıların ikrarı ile sabittir.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacı …’ın maddi tazminat istemi yönünden, davalıların ikrarı ile sabit olan, 20.550,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Kabule göre de;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3. maddesinin 2. fıkrasında; ” Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.”
Aynı Tarifenin 13. maddesinde; ” Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olmamak kaydıyla nispi olarak belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.”;
“Manevi tazminat davalarında ücret” başlığı altında düzenlenen 10. maddesinde ise; “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir. ” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; mahkemece; davacıların maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/4 maddesi uyarınca, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti yerine, tek vekalet ücreti takdir edilmesi; ayrıca maddi tazminat yönünden, AAÜT’nin 3/2 maddesi gereği, reddedilen kısım üzerinden, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, her bir davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.