Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/4941 E. 2020/1326 K. 17.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4941
KARAR NO : 2020/1326
KARAR TARİHİ : 17.02.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; …’ın 02/09/2014 tarihinde, davalı şirkete ait elektrik nakil hattında, davalı şirketin elemanlarına, ilgililerin istemi üzerine yardımcı olurken elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdiğini, olayın davalı şirketin gerekli özen ve ihtimamı göstermemesinden kaynaklandığını, davacıların dava konusu olay nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek, müteveffanın eşi … için 100.000TL destekten yoksun kalma tazminatı, 50.000TL manevi tazminat, çocukları … ve … için ayrı ayrı 25.000’er TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 40.000’er TL manevi tazminat, anne ve babası … ve … için ayrı ayrı 20.000’er TL maddi, 25.000’er TL manevi tazminat ve üç kardeşi için ayrı ayrı 10.000’er TL manevi tazminat ve 5.000 TL cenaze ve defin giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemişlerdir.
Davalı; olay sırasında orada bulunan ekip elemanların, şirketin taşeronu olan … Altyapı İnş. Enerji Nak. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ve onunla ortak iş yapan … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin bünyesinde çalıştıkları, camper bağlantısı yapmak üzere bölgeye giden ekip elemanlarının bağlantının yapılacağı yeri müteveffa Tuncay’a sorduklarını, sadece yolu tarif etmesini istemelerine rağmen müteveffanın onlarla birlikte bağlantının yapıldığı bölgeye gittiğini orada ekip elemanlarını dinlemeyerek ekip elemanlarından sonra elektrik direğine çıktığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 18/06/2015 tarihli rapora göre müteveffanın %60 oranında, davalı şirketin ise %40 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 21.11.2017 gün, 2016/9668 esas ve 2017/16216 karar sayılı ilamı ile “… Somut olayda mahkeme gerekçesinde 13/01/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre kusur indirimi de yapıldıktan sonra murisin eşi … için ödenmesi gereken tazminat miktarı 7052,58 TL, çocuklar Halil ve … için ayrı ayrı 25.000 TL, anne ve baba … ve … için ayrı ayrı 20.000 TL olduğu, ödenmesi gereken cenaze ve defin giderinin ise 532 TL olduğu, bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat ve cenaze ve defin giderler taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiş, hükümde ise davacı eş … için 70.052,78TL, oğlu … için 8.931,30TL, oğlu Poyraz için 15.534,12TL, anne … için 4.885,22TL ve baba … için 7.594,74TL olmak üzere toplam 101.998,15TL maddi tazminatın ve 532,00TL cenaze defin giderinin 02/09/2014 tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu şekilde gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı gibi hükmedilen tazminat toplamları da 106.988,16 TL olduğu halde toplam 101.998,15 TL olarak belirtilmiştir. Bu haliyle mahkemece; gerekçe ile hükmün birbirine uyumlu olmadığı, bozma nedenlerine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediği” gerekçeleri ile karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile davacı … için 100.000,00 TL,davacı … için 16.556,54 TL,davacı … için 19.391,94 TL,davacı … için 12.352,32 TL,davacı … için 18.487,02 TL,destekten yoksun kalma tazminatının ve davacı … ‘in cenaze ve defin giderlerine ilişkin tazminat isteminin 532,00 TL yönünden kabulü ile hüküm altına alınan maddi tazminat tutarlarının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Vedaş’tan alınarak adı geçen davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 20.000,00 TL,davacı … için 10.000,00 TL,davacı … için 10.000,00 TL,davacı … için 5.000,00TL,davacı … için 5.000,00 TL,davacı … , … ve … için 2.000,00’er TLmanevi tazminatın 02.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı tarafın vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava tehlike sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece müteveffanın ölümü nedeniyle davacılar yararına hükmedilen maddi tazminatlar için davacılar yararına tek , yine hükmedilen manevi tazminatlar için de tek nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle “dava arkadaşlığı” kavramı üzerinde kısaca durulması gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın “İhtiyari dava arkadaşlığı” başlıklı 57. maddesi uyarınca
“(1) Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.
b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.
c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.” şeklinde düzenleme getirilmiş iken;
“İhtiyari dava arkadaşlarının davadaki durumu” başlıklı 58. maddesinde;
“İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder.” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen düzenlemeler ışığında somut uyuşmazlığa gelindiğinde, her ne kadar davacılar vekili dava dilekçesinin talep sonucunda, ayrı ayrı belirttikleri miktarların toplamı olan tazminatın davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ederek harcı da toplam değer üzerinden yatırmış olsa da, davacılar arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığı olup, ihtiyari dava arkadaşlığında da her bir dava birbirinden bağımsızdır.
Dava dilekçesinde davacıların tazminat taleplerinin dayanağı açıklanarak, davacılar yönünden kısmen kabul kararı verilmiştir. Vekalet ücretine yönelik olarak temyiz isteminde bulunan davacıların ihtiyarî dava arkadaşları olmaları dolayısıyla her bir davacı yönünden ayrı ayrı davalar bulunuyor olması nedeniyle kabul edilen maddi ve manevi tazminat tutarları esas alınarak davacılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tüm maddi tazminat toplamı ve tüm manevi tazminat toplamı üzerinden tek vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru olmamıştır.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacıların sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 8. ve 9. bentlerinin hüküm fıkrasından çıkarılarak 8. bent olarak “maddi tazminat yönünden davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca davacı … için 9.750,00 TL, davacı … için 2.725,00 TL, davacı … için 2.725,00 TL davacı … için 2.725,00 TL davacı … için 2.725,00 TL nispi vekalet ücretlerinin davalı dan alınarak adı geçen davacılara ödenmesine” ibaresinin eklenmesine , 9. bent olarak “manevi tazminat yönünden davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca davacı … için2.725,00 TL, davacı … için 2.725,00 TL, davacı … için 2.725,00 TL davacı … için 2.725,00 TL davacı … için 2.725,00 TL, davacılar …, … ve … için her biri yönünden ayrı ayrı AAÜT ‘nin 13/2. md nazara alındığında 2.000,00 ‘er TL nispi vekalet ücretlerinin davalıdan alınarak adı geçen davacılara ödenmesine” ibarelerinin eklenmesine ve hükmün bu şekilde düzeltilerek ONANMASINA,ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.