Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/4937 E. 2020/1542 K. 20.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4937
KARAR NO : 2020/1542
KARAR TARİHİ : 20.02.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının … tesisat nolu tarımsal sulama elektrik abonesi olduğunu, yapılan kontrolde R fazlı akım trafosunun canlı ucunu sökmek suretiyle sayacın 1/3 oranında eksik tüketim yapmasını sağladığını, davalının kaçak elektrik kullandığının 05.09.2014 tarihli kaçak tespit tutanağı ve sayaç fotoğrafları ile tespit edildiğini, bu tutanağa istinaden davalı adına cezalı fatura tahakkuk ettirildiğini; kaçak tahakkuk fatura bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı; kendisine ait tarlasında 2014 yılından bu yana fasulye ekimi yaptığını, ancak 2014 yılının Temmuz ayından itibaren dava konusu elektrik aboneliğine bağlı su kuyusunun bozuk olduğunu, ekili ürünün su ihtiyacını gidermek için komşusunun kuyusundan faydalandığını, bu durumun tanık anlatımlarıyla ispatlanacağını; kaçak kullanımının söz konusu olmadığını, düzenlenen kaçak tespit tutanağının hukuka aykırı olduğunu, kaçak tahakkuk bedelinin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tüketici mahkemesi sıfatı ile davanın alınan bilirkişi raporu doğrultusunda reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dairemizin, 19.10.2017 T. ve 2016/3182 E. – 2017/14205 K. sayılı ilamıyla, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesi ile hüküm bozulmuştur. Mahkemece, asliye hukuk mahkemesi olarak yapılan yargılama neticesinde; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmitştir. Dairemiz 17.12.2018 T. ve 2018/5908 E. – 2018/12846 K. sayılı ilamıyla; bu kez, “… Somut olayda; davacı kurum tarafından 05/09/2014 tarihli düzenlenen kaçak tespit tutanağı ile davalının, “R fazlı akım trafosunun canlı ucunu sökerek, sayacın 1/3 oranında eksik tüketim yapmasını sağlamak” suretiyle kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği, ancak davaya konu elektrik sayacı üzerinde, laboratuvar ortamında herhangi bir inceleme yapılmadığı, yine mahkemece tutanakta imzası bulunan tutanak mümzilerinin dinlenmediği, anlaşılmıştır.
Kaçak elektrik tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle, dava konusu sayaç üzerinde inceleme yapılmak suretiyle muayeneye gönderilerek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek amacıyla sayaca müdahale edilip edilmediği ve davalının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı hususu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, kaçak elektrik tutanağını düzenleyen tutanak mümzileri de dinlenerek, davacının rapora karşı itirazlarını da karşılar şekilde önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden, kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 622 sayılı Kurul Kararı da dikkate alınarak, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak elektrik kullanımından kaynaklı tahakkuk ettirilen bedelin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece, bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen, bozma ilamı gereğinin yerine getirilmemesi doğru görülmemiştir. O halde, mahkemece, bozma ilamında belirtildiği üzere, “R” fazı sökülerek 1/3 eksik tüketim kaydettiği iddiasında olunan sayacın muayeneye gönderilerek sayaca müdahale olup olmadığı tespit edildikten sonra alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.