Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/4758 E. 2020/1204 K. 12.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4758
KARAR NO : 2020/1204
KARAR TARİHİ : 12.02.2020

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasına ilişkin verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalının 01/05/2015 tarihinde dava konusu mecuru kiralayıp, 17/04/2017 tarihinde tahliye ettiğini, sözleşmenin hususi şartlar 6. maddesinde kiralananın ilk teslim alındığı gibi teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, kiracının kiralananı tahrip edip malzemeleri de söküp götürdüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, kiralanandaki hasar ve söküp götürülen malzemelerden kaynaklanan 125.000TL tazminatın 17/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı kiracı, kiralananla ilgili alınmış yıkım kararı bulunduğunu, zararlardan da sorumlu tutulamayacaklarını bildirerek davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince, hor kullanımla ilgili davalı kiracıya yazılı bir bildirim yapılmadığı, zarara ilişkin de bir tespit yaptırılmadığı, tahliye sonrasında da taşınmazın yıkıldığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, Mahkemece her ne kadar TBK’nun 335. maddesi uyarınca kiraya verenin geri verme sırasında kiralananın durumunu gözden geçirmek ve eksiklikleri yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu kabul edilerek davanın reddine karar
verilmiş ise de bina yıkılmış olduğundan kiralananın durumunun gözden geçirilmesi somut olayda mümkün değildir. Bina 6306 sayılı yasa kapsamında yıkıldığına göre, davacı hor kullanım nedeniyle eski hale getirme giderini isteyemez. Kiracı taşınmaza ait demirbaşları söküp götürmüş ise bu demirbaşların enkaz değerinin mevcut olması durumunda enkaz değerine ilişkin bedeli isteyebilir. Ancak davacı, istinaf dilekçesinde dava konusunu kiralanandan sökülen malzeme bedeli olarak açıklamış olup, HMK’nun 357/1 maddesi uyarınca ilke derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenmesi mümkün olmadığından, davacının herhangi bir zarara uğramadığı, bu durumda hasar bedelinin istenemeyeceği kabul edilerek ve gerekçe değiştirilmek suretiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun “Kiralananın geri verilmesi” başlığı altında düzenlenen 334. maddesinde; “Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Davacı tarafından dosyaya sunulan 01/05/2015 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesinin hususi şartlar 6. maddesinde ” …Kiracı mecurda işi ile ilgili yapmış olduğu birtakım mütemmim cüzleri tahliye anında mecurda bırakacak ve bunlardan dolayı mal sahibinden herhangi bir bedel talep etmeyecektir. ” hususu düzenlenmiştir.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince “Kural olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” Buna göre bir olgudan kendi yararına hakların var olduğunu ileri süren taraf, o olguyu ispatlamakla yükümlüdür. O halde, iddiasını ispatlamak, öncelikle davacıya aittir. Ancak, davacının sunduğu delillerle iddia net biçimde ispatlanamıyorsa, hakim ispat yükü kendisine düşen davacıya başkaca delili olup olmadığını sorabilir ve varsa delillerinin sunulmasını isteyebilir.
Somut olayda; Davacı vekili dava dilekçesinde ve yargılama sırasında, tazminat isteminin dayanağının kiralanandaki hasar ve söküp götürülen malzeme bedeline ilişkin olduğunu bildirmiş, kiralananın tahliye edildikten sonraki durumuna ilişkin olarak iddiasının ispatı bakımından fotoğraflar ibraz etmiş, tanık deliline dayanmıştır. Davalı taraf ise, kira sözleşmesinin 6. maddesinde, yazılı şekilde bir düzenleme bulunmadığını, kiralanana zarar vermediklerini bildirerek bu hususun ispatı bakımından tanık deliline dayanmıştır.
Bu durumda, Mahkemece; davacı tarafa iddiasının ispatı bakımından imkan tanınarak, davalı tarafta bulunan kira sözleşmesi de dosya arasına alınıp, taraf tanıkları dinlenilmeli, davacının iddiasını ispatlaması durumunda; kiralananda mevcut olan ve davalı tarafından sökülüp götürüldüğü iddia edilen malzeme bedeline yönelik dosya arasında bulunan fotoğraflar üzerinde konusunda uzman bilirkişi heyetince inceleme yapılarak, kiralananın tahliyeden önceki ve sonraki halinin değerlendirilmesi yönünden taraf ve Yargıtay denetimine uygun bilirkişi raporu alınıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 12/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.