Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/392 E. 2019/5526 K. 18.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/392
KARAR NO : 2019/5526
KARAR TARİHİ : 18.06.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm davalı … vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 18.06.2019 tarihinde davacı kayyım vekili Av…. ile davalı … vekili … geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, Bursa İli Osmangazi İlçesi 475 Ada 45 parselde bulunan taşınmazın toplam 1008/1944 hissesinin 12.11.1997 tarihinde dava dışı paydaşları tarafından davalı …’e satıldığını, ancak işlemi yapan davalı tapu memurlarının bilgisayar kayıtlarında satışı zuhulen tam hisse olarak göstermeleri nedeniyle davacının kayyım olarak atandığı … kızı …’nin 104/216 hissesinin de davalı … adına tescil edildiğini, bu nedenle davalı …’in sebepsiz zenginleştiğini, kısa süre sonra da (16.01.1998 tarihinde) taşınmazın davalı … tarafından dava dışı …’ya satıldığını, bu yanlışlığın düzeltilmesi için açılan davanın reddedildiğini, tapuda hisse fazlalığının belirtildiği şerhin de açılan dava sonucu kaldırıldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere, 104/216 hisse bedeli olan 35.500 TL’nin davalı … ve tapu çalışanları olan diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 12.10.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 134.815 TL’ye yükselterek, bu tutarın faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı …; davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan devletin sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın tamamının halen … adına kayıtlı olduğu, davacının temsilci olarak yönettiği maldaki azalmaya dava dışı …’nın malvarlığındaki çoğalmanın sebep olduğu, bu nedenle davanın …’e yöneltilmesi gerektiği, tapu memurları olan diğer davalılar hakkındaki davanın ise idare aleyhine açılması gerektiğinden bahisle davanın husumet yönünden reddine dair verilen hüküm, davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 12.09.2013 günlü ve 2013/12387 E. 2013/12539 K.sayılı ilamı ile; ”…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Somut olayda; davalı …, … kızı …’nin hissesine bedel ödemeden sahip olmak suretiyle sebepsiz zenginleşmiştir. Sebepsiz zenginleştiği hisse aynen mülkiyetinde bulunmadığından nakten tazmini istendiğine göre, mahkemece, sebepsiz zenginleşenin taşınmazı …’den satınalan ve halen adına kayıtlı bulunan dava dışı … değil davalı … olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, … yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davalı … hakkındaki davanın kabulüne, 134.815 TL alacağın 99.315 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bozma ilamı kapsamı dışında kalan diğer hususlar kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olup; hükmün, davalı … vekili tarafından temyizi üzerine, bu defa Dairemizin 31.05.2016 günlü ve 2015/16140 E. 2016/8515 K.sayılı ilamı ile ”… mahkeme kararıyla kayyım olarak atanan ve gaip kişi adına yaptığı bu iş ve işlemler nedeniyle, 3561 Sayılı Kanun kapsamında bir yönetim kayyımı olan Defterdar; burada hazineyi temsilen hareket etmemekte; aksine kayyımlık görevi gereği gaip kişinin anılan taşınmazdaki hak ve menfaatlerini korumak için işlem yapmaktadır. Hazine avukatını vekil tayin etmiş olması da, hazine adına hareket ettiğini kabul için yeterli değildir.
Öte yandan, Defterdarın taşıdığı kayyımlık sıfatı ile açtığı eldeki dava yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamında harçtan muafiyeti olmadığı gibi, işlemi de harçtan müstesna kılınmamıştır.
…karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı (ve ıslah yolu ile artırılan tutara ilişkin noksan harç) ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler göz ardı edilerek, yargılamaya devamla hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Buna göre mahkemece yapılacak iş; davacı kayyım’a anılan yargı harçlarını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile Bursa İli, Osmangazi ilçesi, … Mah. de … kızı … adına kayıtlı 2398 ada 14 parselin 104/216 hisse bedeli olan 134.815,00-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; hüküm altına alınan miktarın 99.315,00-TL’sine ıslah tarihi olan 12/10/2012 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, diğer davalılar …, … ve … yönünden açılan davanın hizmet kusuru nedeniyle husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Ancak; her dava açıldığı tarih itibariyle karara bağlanır. Kanunda açıkça belli edilmedikçe hak dava tarihi itibariyle doğar ve hükme bağlanır. Eldeki davada, davacının gerçek zararının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği açıktır. … kızı …’nin 104/216 hissesi davalı … tarafından 16.01.1998 tarihinde dava dışı …’ya arsa vasfında satılmış olmasına rağmen mahkemece, bilirkişi tarafından tanzim olunan 15.06.2012 tarihli rapor ile belirlenen ve taşınmazın keşif tarihindeki arsa ve üzerindeki binanın rayiç bedeli olan 134.815 TL esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda, davacı … kızı …’nin arsa vasfındaki 104/216 hissesinin dava tarihindeki rayiç bedelinin tespiti yönünde bilirkişiden ek rapor aldırılması ve davalının zenginleştiği tutar tespit edilerek tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı … yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı …’e verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.