Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/3814 E. 2020/8043 K. 22.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3814
KARAR NO : 2020/8043
KARAR TARİHİ : 22.12.2020

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 22/12/2020 tarihinde davacı vekili Av. … ile davalılardan … Enerji Elektrik Üretim A.Ş. vekili Av. … geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalıların Mayıs ila Ağustos 2015 dönemine ait doğalgaz borcunu ödememeleri nedeniyle 60.436.417,21 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek; takibe vaki itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalılar; ödeme emrinde alacağın dayanağının gösterilmediğini, dayanak senedin teminat senedi olduğunu, fatura bedelinin ödenmesi için ihtarname gönderilmediğini, takip tarihinde belirtilen miktarda bir borcun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; davalı şirketin Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos 2015 aylarına ait doğalgaz borcunu ödemediği, her iki tarafın ticari defter kayıtlarına ve 26/08/2015 takip tarihine göre; davalıların davacıya 53.243.526,02 TL asıl alacak tutarında doğalgaz borcu bulunduğu, kefalet sözleşmesi gereğince; davalı …’nün bu borcun 52.500.000 TL’sinden müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; alınan ek bilirkişi heyet raporu ile 59.857,97 TL taşıma bedeli ile 986.270,21 TL gecikme faizi yönünden davacının takip tarihi itibariyle takibe konu alacağının bulunmadığının belirlendiği gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere ve özellikle taşıma bedeline yönelik olarak temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçeye göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, Mayıs ila Ağustos 2015 dönemine ait doğalgaz faturalarının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince görüşüne başvurulan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda; takibin başlatıldığı 26/08/2015 tarihi itibariyle yapılan incelemede, her iki tarafın ticari defter kayıtlarına göre; davalı şirketin, Mayıs ila Ağustos 2015 dönemine ait faturalar nedeniyle davacıya 53.243.526,02 TL tutarında borcunun bulunduğu tespit edilmiş olup, mahkemece işbu rapor esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. Eş söyleyişle, ilk derece mahkemesince, davacı tarafından davalı şirkete tebliğ edilmiş ve her iki tarafın ticari defterlerine işlenmiş olan fatura bedelleri esas alınarak karar verilmiştir.
Davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesi tarafından aynı bilirkişi heyetinden alınan ek raporda da; aynı tespite yer verilmiş, ayrıca 986.270,21 TL gecikme faizinin, takibe konu edilen faturaların zamanında ödenmemesi nedeniyle taraflarca imzalanan sözleşme hükmü uyarınca doğan bir alacak kalemi olduğu belirtilmiştir. Buna göre, bölge adliye mahkemesince; davacı tarafın istinaf başvurusunun, takip talebinde ödenmemiş faturaların tahsilinin talep edildiği, gecikme faizinin ise takibe konu edilmediği gerekçesiyle reddedilmesi gerekirken, gecikme faizinin takipten sonra 31/08/2015 tarihinde düzenlenmiş olması nedeniyle takibe konu edilmeyen (4.062,65 TL, 6.138.694,19 TL, 12.580,27 TL, 56.605,82 TL bedelli) faturaların zamanında ödenmemesi nedeniyle doğduğu yönündeki yanılgılı değerlendirmeyle reddedilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı, ilk derece mahkemesince; davalı …’nün, kefalet sözleşmesi uyarınca takibe ve davaya konu borçtan sorumlu olduğu gözetilerek, tahsilde tekerrüre mahal verilmeyecek şekilde kurulması gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK’nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde yer alan “…davalı … için…” ifadesinden sonra gelmek üzere “tahsilde tekerrüre mahal vermemek koşuluyla” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 22/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.