Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/3779 E. 2020/1138 K. 12.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3779
KARAR NO : 2020/1138
KARAR TARİHİ : 12.02.2020

MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, abonelik işlemine konu yerin turizm işletme belgesine haiz olduğunu, 26/08/2003 ile 16/07/2009 tarihleri arasındaki tüketim faturalarının (09/2005 ile 08/2006 dönemleri hariç) 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu’na aykırı olarak davalı tarafından sanayi tarifesi yerine ticarethane tarifesi üzerinden tahakkuk ve tahsil edildiğini ileri sürerek haksız olarak yapılan tahsilatların tespiti ile her bir faturaya ilişkin ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile bu bedellerin tarafına iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, husumetin hazineye yöneltilmesi gerektiğini, EPDK kararları ile Turizm Teşvik Yasası ile getirilen indirimli tarife uygulamasına son verildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne 61.232,05 TL’nin 5.000,00 TL’sinin dava bakiye kısım ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince davacıya herhangi bir destek ödemesi yapılıp yapılmadığının ayrıca davacının turizm işletme belgesinin dava konusu edilen dönemlerde geçerli olup olmadığının belirlenmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince davacıya tarife farkı nedeni ile ödeme yapılmadığı ve davacının turizm teşvik belgesinin halen geçerli olduğunu
belirlendikten sonra davanın kabulüne, toplam 61.232,05 TL’nin her fatura yönünden ödeme tarihinden itibaren avans faizi birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, yapılan incelemede faturaların Turizm Teşvik Kanunu’nun 16. maddesine aykırı olarak yüksek tarifeden düzenlendiği ve dava konusu dönem için davacıya herhangi bir katkı ödemesi yapılmadığı, dosya kapsamı, delil durumu, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Uyuşmazlık, turizm teşvik belgesine sahip işletmenin 26/08/2003 ile 16/07/2009 tarihleri arasındaki tüketim faturalarının (09/2005 ile 08/2006 dönemleri hariç)2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu’nun 16.maddesine aykırı şekilde ticarethane tarifesi üzerinden ücretlendirilerek davacı aboneden fazla para tahsil edildiği gerekçesiyle açılan alacak davasına ilişkindir.
Davaya konu dönemler bakımından mevzuat hükümleri incelendiğinde, Turizm Teşvik Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca davacının indirimli tarifeden yararlanabileceği tartışmasızdır. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, tespit sonuçlar başlığı altında yapılan açıklamalarda 12.07.2006 ile 02.05.2008 tarihleri arası 22 faturanın davalı tarafça turizm teşvik belgesi tarifesinden tahakkuk edildiği, turizm teşvik belgesi tarifesindeki faturaların hesaplamaya dahil edilmeyeceği belirtildikten sonra hesaplama bölümünde ise 25.12.2006- 13.12.2006 dönemi ile 11.01.2008- 07.02.2009 döneminin ticarethane tarifesi üzerinden hesaplandığı ifade edilerek bu dönemlerin hesaplamaya dahil edildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafından bu yönler belirtilmek suretiyle rapora itiraz edilmiş, ne var ki mahkemece itirazlar değerlendirilmeksizin karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince, 12.07.2006 ile 02.05.2008 tarihleri arasındaki faturaların davalı tarafça hangi tarife üzerinden hesaplandığının belirlenip ardından bu dönemdeki faturaların iade hesabında dikkate alınıp alınmayacağının tespit edilmesi ve raporda yaratılan çelişkinin giderilmesi bakımından ek rapor alınarak bu husususun açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile itiraza uğrayan rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) 818 sayılı BK’nın 101.maddesinde “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117.maddesinde bu hüküm ”Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir. TBK’nın 117. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.
Somut olayda, davalının dava tarihinden önce temerrüde düştüğünü gösteren bir belgenin sunulmadığı gibi davalının kötüniyetli olduğu da ispat edilmemiştir. Bu durumda alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesince ödemenin yapıldığı tarihlerden itibaren faize karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.