Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/3641 E. 2019/6845 K. 18.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3641
KARAR NO : 2019/6845
KARAR TARİHİ : 18.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davalının davacı aleyhine İstanbul 1. İş Mahkemesinin 2001/609 Esas sayılı dava dosyası ile dava açtığını, 02.04.2008 tarihinde hükme bağlanan davalı alacaklarının Beyoğlu 3. İcra Müdürlüğünün 2008/10834 Esas sayılı takip dosyasıyla davacı şirketten talep edildiğini, ilamın tehiri icra talebi ile taraflarınca temyiz edilirken takip tutarı olan 23.550,00 TL’nin 06.06.2008 tarihinde takip dosyasına yatırıldığını; Yargıtay ilgili hukuk dairesinin tehiri icra talebinin reddine karar verildiğini, takip alacaklısı davalı vekilinin talebi üzerine dosyaya taraflarınca ödenen takip tutarından 731,90 TL tutarında tahsil, 406,60 TL tutarında cezaevi harcının ilgili kurumlar adına tenkisi ile bakiyesi olan 22.411,50 TL’nin 02.09.2008 tarihinde alacaklıya ödendiğini; takip dosyasının anılan tarih itibariyle infaz edildiğini; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 09.12.2010 tarih, 2010/45900-36785 Esas-Karar sayılı kararı ile İş Mahkemesi kararının bozulduğunu, İstanbul 1. İş Mahkemesinin 2011/196 Esas sayılı dava dosyasında yargılamaya devam olunduğunu ve sonuç olarak davalı-İş Mahkemesinde davacı olan …’in taleplerinin reddine karar verildiğini, iş bu kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.06.2012 tarih, 2012/21779-24880 Esas-Karar sayılı ilamı ile 28.06.2012 tarihinde onanmasıyla kesinleştiğini; İstanbul 34. (Beyoğlu 3) İcra Müdürlüğünün 2008/10834 Esas sayılı dosyasına eski hale iade, dosyaya tevdi edilmiş olan bedelin masraf ve faizleri ile birlikte taraflarına iadesi yolunda yaptıkları başvuru üzerine davalı tarafın takip dosyasından haksız surette tahsil ettiği 22.411,50 TL’nin 19.11.2013 tarihinde takip dosyasına iade edildiğini, belirtilen tutarın takip dosyasındaki taleplerine paralel olarak faiz vs hakları saklı kalmak kaydıyla iade alındığını, müvekkilinin uhdesinden haksız surette tahsil edilen 23.550,00 TL’den davalıca tahsil edilmiş bulunan 22.411,50 TL’sinin ödeme tarihi olan
06.08.2008 ile davalı tarafından takip dosyasına iade tarihi olan 19.11.2013 tarihleri arası kespetmiş değişen oranlarda ticari faizi olan 22.542,00 TL’nin tahsile kadar değişen oranlarda işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin iş akdinden kaynaklanan taleplerine dayalı olarak İstanbul 1. İş Mahkemesinin 2011/609 Esas sayılı dava dosyasında açtığı davanın müvekkili lehine sonuçlandığını ve Beyoğlu 3. İcra Müdürlüğünün 2008/10834 Esas sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, davacının ilamlı takip bedelini icra dairesine yatırdığını, davacının tehiri icra kararı alıp dosyaya sunamadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından icra dairesine yatırılan tutarın tahsil edildiğini; tehiri icra kararını takip dosyasına ibraz edemeyen davacının kusurlu olması nedeniyle, kendi eylemi ile oluşan zararını talep edemeyeceğini; İİK’nun 40/2 maddesinde paranın icra dosyasına iade edilmesi konusunda icra dairesince gönderilen muhtıradaki son gün itibariyle paranın iade edilmesi gerektiği, bu tarihten sonra iade edilme durumunda geç kalınan dönem için zararın oluştuğunun kabulü gerektiği hükmünün bulunduğunu, müvekkili lehine sonuçlanan iş mahkemesi kararının bozulması üzerine iş mahkemesince yapılan yargılamada müvekkili aleyhine karar verildiğini ve kesinleştiğini; davacı tarafın eski hale iade talebi üzerine müvekkilince 19.11.2013 tarihinde 22.411,50 TL’nın icra dosyasına iade edildiğini; davacının 06.06.2008-19.11.2013 tarihleri arasındaki dönem için ticari faizi talep ettiğini, ayrıca bu faiz miktarına tahsile kadar değişen oranlarda ticari faiz talebi olduğunu, faize faiz işletilmesinin kabul edilemeyeceğini, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığından ticari değil ancak yasal faiz talep edilebileceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulu ile, 2.812,73 TL faiz alacağının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı tarafın faize faiz yürütülmesine ilişkin talebinin reddine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalının temyiz itirazları yönünden,
Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kabul edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veye kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bu anlamda, defi değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın açılmasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece resen nazara alınmalıdır. ( Kuru, Baki- Arslan, Ramazan – Yılmaz, Ejder : a.g.e.,s. 231-232 ; Üstündağ, Saim; Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s. 307 )
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde;davacı LRC Products Tic. ve Paz. Ltd. Şti’nin tüm aktif ve pasifiyle kül halinde dava dışı …Temizlik Malzemesi Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından devralındığı, davacı şirketin 04.04.2012 tarihi itibariyle sicil kaydının terkin edilip, bu hususun 12.04.2012 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu tarafından tescil ve ilan edildiği, 18.04.2012 tarihi itibariyle de Türkiye Ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği anlaşılmakla; davacı şirketin tüzel kişiliğinin davalı aleyhine açmış olduğu eldeki alacak davasının açılma tarihi olan 28.02.2014 tarihi itibariyle son bulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece; davacının bu davada davacı olma sıfatının bulunmadığı gözetilerek davanın aktif husumet yokluğunden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.