Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/316 E. 2019/4157 K. 06.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/316
KARAR NO : 2019/4157
KARAR TARİHİ : 06.05.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; … köyünde ikamet eden oğulları … ‘ın, elektriklerin sürekli gidip gelmesi üzerine, elektriği tamamen kesmek için davalı kuruma ait trafoda bulunan seksonel kolu indirmeye çalıştığı sırada, elektrik akımına kapılarak 19/09/2010 tarihinde hayatını kaybettiğini, davalı kurum görevlisi tarafından hazırlanan olay yeri inceleme raporunda da müteveffanın elektrik akımına kapılmış olabileceğinin belirtildiğini, savcılık soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, raporun eksik ve hatalı olduğunu, davalı tarafın olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik her bir davacı yönünden ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı; davalı kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, müteveffanın ölüm sebebinin araştırılmasının gerektiğini, dava konusu trafonun davalı kuruma ait olduğuna dair herhangi bir delil ve emarenin bulunmadığını, elektrik tesislerinin bilimsel esaslara ve kuvvetli akım yönetmeliğinde öngörülen esaslara uygun olarak yapıldığını, olayın meydana geldiği yerde herhangi bir elektrik arızasının bulunmadığını, sorumlulukları altında bulunan trafo ve hatların bakımının yapıldığını, dava konusu olayda davalı kurumun sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; olayın meydana geldiği direğin davalı kuruma ait olmadığı, dava dışı … ‘ın mülkiyetinde bulunan tarımsal sulama amacı ile kurulmuş elektrik tesisinin bir parçası olduğu ve özel trafo niteliğinde bulunduğu, bu sebeple davalı kurumun sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; Türk Borçlar Kanununu’nun 69. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. (TBK m.69; BK m.58)
Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden “olağan sebep sorumluluğu”dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Enerji nakil hatları da yapı eseri niteliğinde olup, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur.
Elektrik enerjisinin taşındığı enerji nakil hattı ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman , sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri , bunların sebep oldukları zararı gidermek sorundadır. ( Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15)
Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 5. Maddesinde; kuvvetli akım tesislerinin, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılması gerektiği hükme bağlanmıştır.
Bu bağlamda; elektrik dağıtım şirketleri, elektrik verdiği ve abonelik tesis ettiği hatları denetlemek ve kontrol etmekle yükümlüdür. Şayet özel hat olması gereken gibi tesis edilmemişse bunu düzelttirmek , gerektiğinde elektriğini kesmek durumundadır. Elektrik dağıtım şirketi, kontrol ve denetim görevini yerine getirmezse doğan zarardan müteselsil olarak sorumlu olacaktır.
Somut olayda; olay yeri inceleme raporu, adli tıp raporu, mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu, tanık beyanları ve diğer belgeler dikkate alındığında; davacıların oğulları müteveffa …’ın, 19.09.2010 tarihinde, evinin yakınındaki trafo direğine çıkarak elektrik hattındaki arızayı gidermeye çalıştığı esnada, elektrik akımına kapılarak vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davalı … şirketinin, özel trafonun usulüne uygun yapılıp yapılmadığını denetlemek, elektrik verdiği ve abonelik tesis ettiği hatları kontrol etmekle yükümlü olduğu ve TBK’nın 69.maddesine göre kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, müteveffanın ölümünün enerji nakil hattından kaynaklandığı, dolayısıyla uygun illiyet bağının kurulduğu dikkate alınarak, taraf ve Yargıtay denetimine uygun, konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden kusur raporu alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.