Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/2780 E. 2020/1412 K. 19.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2780
KARAR NO : 2020/1412
KARAR TARİHİ : 19.02.2020

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı tarafından kendisine satışı yapılan davaya konu taşınmazların ve üzerinde bulunan muhdesatların satış bedellerinin davalıya ödendiğini, davalının bu taşınmazları satarken zemin bedeli dışında kendisinin yaptırdığı işyerlerini de davalı malikmiş gibi davranarak muhsedat bedeli de aldığını, bu bedellerin alınmasının kanuna ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek toplam 227.508,84 TL muhdesat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; dava konu taşınmazlara ilişkin satış ve diğer işlemlerin dava dışı Maliye Hazinesi tarafından yapıldığını, bu nedenle husumetin Maliye Hazinesine yöneltilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; husumetin Maliye Hazinesine yöneltilmesi gerekirken …’ne yöneltilmesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davada sıfat; tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Sıfat, davanın tarafı ile dava konusu hak arasında “hak ilişkisine dayalı bağ” dır. Taraf ve dava ehliyeti; davanın tarafları ile ilgili olduğu halde, sıfat; dava konusu hakka ilişkindir. Uygulamada sıfat yerine genel olarak “husumet”, davacı bakımından “aktif husumet ehliyeti”, davalı bakımından “pasif husumet ehliyeti” tabirleri kullanılmaktadır.
HMK’nın 124 maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür, ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı
olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” ile bağdaşmaz.
Uygulamada; temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, davanın reddi değildir. HMK.nın 124. maddesi temsilcide yanılma suretiyle tarafın hatalı gösterilmesi halinde de uygulanabileceğinden; gerçek temsilci belirlenip, dava dilekçesi ona tebliğ edilerek, yargılamaya devam edilmesi zorunludur. Buna göre verilecek ara kararla, davanın doğru hasma yöneltilmesi için davacıya imkan sağlanması gerekir.
Somut olayda, davalı … ile dava dışı Maliye Hazinesi arasındaki ilişkinin davacı tarafından bilinmesinin beklenemeyeceği, bu halde davalı ve dava dışı Maliye Hazinesi arasındaki ilişkinin niteliği gözetilerek, davanın …’ne yöneltilmesinin hasımda değil hasmın belirlenmesinde (temsilcide) yanılgı olduğu kabul edilmelidir.
Bu halde mahkemece; usul ekonomisi ilkesi gereğince davacı tarafa, davasını doğru hasma yöneltmesi için süre verilerek, taraf teşkilinin sağlanması beklendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yukarıda yazılı şekilde davanın husumetten reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.