Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/2508 E. 2019/4519 K. 15.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2508
KARAR NO : 2019/4519
KARAR TARİHİ : 15.05.2019

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl ve karşı alacak davanın mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı- karşı dava davacısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, taraflar arasında 15.12.2008 tarihli kira sözleşmesi olduğunu, sözleşmeye konu otelin kullanımının davalıya bırakıldığını, bu sözleşmede davalı kiracının elektrik, su, ısıtma, kanalizasyon, doğalgaz, telefon, internet, TV ve benzeri faturaları ödeyeceği ve ödemelere ilişkin dekontların aylık olarak kiraya verene gönderileceğinin düzenlendiğini, kira sözleşmesinin 30.10.2011 tarihinde karşılıklı bir protokol ile feshedildiğini, ancak gayrimenkulün kiralanmasından ve kullanılmasından doğan edimlerde anlaşmaya varılamadığını, davalı tarafından kira parası dışında kira sözleşmesi gereği ödemekle mükellef olduğu birçok bedelin ödenmediğini, ilgili borçların değişik zamanlarda tarafından ödenmek zorunda kaldığını, davalının elektrik bedellerini ödememesi sebebiyle 83.486,31TL, su bedeli 33.403,35TL, vergi borçları için 4.751,40 TL ödeme yapıldığını, davalı tarafça tahliye edilirken sözleşme şartlarına uyulmadığını, sözleşmenin 3.maddesinde düzenlenen gereklerin yerine getirilmediğini, kiralanandaki demirbaşlar ve sözleşme ekinde sayılan teçhizat ve makinaların çoğunun eksik veya hasarlı teslim edildiğini, kiralananda mecburi bakım ve tamiratların yapıldığını, 3 ay gibi bir süre eksikliklerin giderilmesi ve borçların ödenmesi nedeni ile faaliyete ara verildiğini belirterek yapılan ödeme ve tadilat masrafları olan 169.435,33 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, taraflarınca kiralanan otelin yanında davacı tarafından işletilen devre mülklerin olduğunu, sayaçların ortak olduğunu, faturaların davalı tarafça ödendiğini ve ödenen bu faturaların içerisinde davacının kullandığı kısmın da dahil olduğunu ileri sürerek davanın reddini dilemiş; karşı davada ise, kira sözleşmesi boyunca yapılan ödemelerin tespit edilmesi gerektiğini, davacının devre mülklerde göstermelik olarak elektrikli şofben taktığını, sıcak suyun otelde bulunan fuel oil tankları ile sağlandığını, yakıt
parası taraflarınca karşılandığını, otelin demirbaşlarına eklemeler yapıldığını, en önemlilerinden yangın alarm sistemi için 12.000,00 TL ödendiğini, ayrıca yararlı giderler yapıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 100.000,00 TL’nin davacıdan alınarak taraflarına verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile, 96.392,11 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya ödenmesine, karşı davanın kısmen kabulü ile 2.533,44 TL’nin davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/karşı davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı/karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, kira sözleşmesi kapsamındaki yan giderlerden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.
1- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Davada, taraflar arasında 15.12.2008 tarihli beş yıllık kira sözleşmesi ve 30.10.2011 tarihli fesih protokolünün akdedildiği hususlarında bir uyuşmazlık yoktur.Mahkemece mahallinde keşif icrası ile elektrik mühendisi, mali müşavir ve hukukçu bilikişilerden alınan raporda, fesih protokolüne yazılı endeksler üzerinden kıyas yapılmasının mümkün olmadığı, bu halde kiracı davacı/karşı davalının işlettiği otelde yer alan 112 yatak, kiraya verenin işlettiği devre mülkte yer alan 24 yatak sayısı esas alınarak kabul edilen ve delillendirilen alacak kalemlerinin yatak sayısına bölüştürülerek hesaplandığı, nihayetinde davacı/ karşı davalının 2.533,44 TL; davalı/ karşı davacının ise 96.392,11 TL’den sorumlu olduğunun tespit edildiği, davalı/ karşı davacıın ise, yatak sayısı esas alınarak hesaplama yapılmasının doğru olmadığı, sezondaki kişi sayıları esas alınarak alacağın belirlenmesi gerektiği hususlarında rapora itiraz ettiği anlaşılmış, mahkeme itiraza uğrayan rapor esas alınarak hüküm tesis edilmiştir.
Somut olayda, uyuşmazlığın çözümünde otel ve devre mülkteki kişi sayısının tespiti önem arz etmektedir. Bu sayı dönemlere göre değişiklik arz edeceğinden, tarafların sorumluluklarının belirlenmesi açısından konusunda uzman olan bilikişi heyetinden rapor alınmalıdır. O halde mahkemece, dosya aralarında turizmci bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi
heyetine tevdi edilmek suretiyle açıklanan hususlar göz önünde bulundurulmak ve davalı/ karşı davacının itirazlarını karşılar şekilde rapor alınıp, davacı … davalının sorumluluğunun tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir iken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, kısmen kabul edilen asıl ve karşı davada, davalı/karşı davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru görülmemiş, bu hususlar bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’ un 428. maddesi gereğince davalı/karşı davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.05.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.