Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/1640 E. 2019/7289 K. 01.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1640
KARAR NO : 2019/7289
KARAR TARİHİ : 01.10.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; iş yerinde kurulu … nolu tesisat ile ilgili 16/04/2015 tarihli tutanak ile … sistemi zayıf sinyal verdiğinden 72.657,30 TL kaçak tahakkuk ve 28.883,40 TL ek tahakkuk olmak üzere toplamda 101.540,70 TL elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, ticari faaliyeti gereği tükettiği enerji bedelini tamamen ödenmiş olması nedeni ile bu tahakkukların varsayıma dayalı olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı; öncelikle husumetin kendilerine yöneltilemeyeceği, … yöneltilmesi gerektiği, kendilerinin abonelik verilmesi, elektriğin perakende satışı ile iştigal eden ve EPDK kararı ile kurulmuş ayrı bir tüzel kişiliği haiz perakende satış şirketi olduklarını, abonelik sözleşmelerine dayalı normal elektrik tüketim faturalarından kaynaklanan uyuşmazlıkların muhattabı olup, dağıtım sistemi kapsamında kaçak kullanıma ilişkin uyuşmazlıkların muhatabının … olduğu gerekçesi ile davanın husumetten reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın husumet yokluğundan reddine dair verilen karar Dairemizin 207/06/2017 tarih ve 2016/18306 E. 2017/9193 K. sayılı kararıyla “Somut olayda mahkemece; davalının taraf sıfatı bulunmadığı, muhatabın dava dışı … olduğu gerekçesi ile davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de bu hususta herhangi bir araştırma yapılmadan, herhangi bir mevzuat hükmü tartışılmadan, yalnızca taraf beyanları dikkate alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; öncelikle davalı ile dava dışı … arasındaki hukuki durumu belirlemek adına ilgili yerlere müzekkere yazılarak, toplanacak bilgi ve belgeler doğrultusunda temyize konu uyuşmazlık yasal mevzuat çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yukarıdaki gibi karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile davacının, 63.387,67 borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Dava, elektrik tüketim borcundan kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’ nın 266. ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hâkim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK’ nın 278-279. maddelerine göre; bilirkişi raporu, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporuna ve ek rapora taraf vekillerince gerekçeleri de gösterilmek suretiyle itiraz edilmiş ve yeniden bilirkişi raporu alınması istenmiş ancak mahkemece söz konusu itirazlar karşılanmadan mevcut bilirkişi raporları doğrultusunda karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden, kaçak tespit tutanağının düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak talep edilebilecek kaçak elektrik bedelinin tarafların itirazlarını da karşılayacak şekilde, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli şekilde hesaplattırılması ve sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken tarafların raporlara itirazları karşılanmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.