Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2019/1444 E. 2019/8346 K. 24.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1444
KARAR NO : 2019/8346
KARAR TARİHİ : 24.10.2019

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; … ili … İlçesi … mahallesinde kain 112545 ada, 1 numaralı parsel üzerindeki mesken için, davalı idare nezdinde su akışının sağlanması amacı ile ferdi su abonesi olmak istediğini, davalı idare görevlileri tarafından kendisinden 3.235,00-TL kanal katılım payı ve 3.638,00-TL şebeke hisse bedeli olmak üzere toplamda 6.873,00-TL ödemesi gerektiğinin bildirildiğini, bu bedelin tarafından davalı idareye ödenmediğini, anılan meskenin bir kooperatif tarafından yaptırıldığını, davalı idarece talep edilen bu bedelin hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirterek, kanal katılım payı ve şebeke hisse bedelinin tahsil edilmemesi gerektiği ile anılan meskene tedbiren su aboneliği ve su akışının sağlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının satın aldığı meskenin olduğu yere kanalizasyon hizmeti getirdiğini, Belediye Gelirleri Kanunu 87 ve 88.maddeleri ve Aski Tarifeler Yönetmeliği’nin 39. maddesi gereğince davacının kanal katılım payı ödemesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davalı Aski tarafından, davacının kullandığı konuta ve o sahaya su ve kanalizasyon hizmetlerinin götürülerek yararlandırıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 87 ve 88. maddeleri ile Aski Tarifeler Yönetmeliği’nin 39. maddesi kapsamında davacının, su abonesi olabilmesi için sorumlu olduğu bedelin 4.866,23-TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kendisinden fazladan talep edilen 2.006,77-TL’den sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 08/03/2018 tarih ve 2016/9749-2018/2207 E.-K. sayılı ilamı ile “…Davacı vekili, 10.05.2013 tarihli 2. ek bilirkişi raporuna 14.05.2013 tarihli beyan dilekçesinde rapordaki tarife iptalinden sonraki hesaplama doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
O halde mahkemece, eldeki uyuşmazlıkta Aski Tarifeler Yönetmeliği’nin 39. maddesi hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmadığı gözetilerek, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre değerlendirme yapılması, buna göre ise davacının şebeke veya kanalizasyon hattının tamamlanarak hizmete sunulduğu yahut mevcut şebeke tesislerinin tevsii ve ıslahı tarihi itibari ile dava konusu taşınmazdan yararlanan malik durumunda olmaması diğer bir ifade ile davacının iş bu taşınmazı hizmetlerin sunulduğu tarihten daha sonraki bir tarihte satın alarak abonelik talebinde bulunması nedeniyle davalının dava konusu bedelleri davacıdan talep edemeyeceği, ancak davacı 04.07.2012 tarihli 164 sayılı yönetim kurulu kararı gereğince öngürülen formüle göre belirlenen 842,00 TL’yi ödemeyi kabul ettiği bu beyanın bağlayıcı olduğu gözönüne alınarak, davacının sorumlu olduğu miktarın 842,00 TL olduğunu belirten hesap doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden sorumlu olmadığı anlaşılmakla birlikte davacı vekilinin yargılama safhası ve temyiz istemindeki iskan ruhsatından sonra davalı idarenin bir hizmet ve iyileştirme yapmadığını bu nedenle öncelikle bedelsiz olarak abonelik tesisinin sağlanması, bedel karşılığı aboneliğin kabulü ihtimalinde ise lehe olan düşük olan 841,42 TL’lik bir beyanda bulunduğu, ancak bedelsiz olarak abonelik tesisi ile davanın kabulü yönündeki talebini 25/12/2018 tarihli celsede yinelediği gerekçesi ile davanın kabulüne, davacının kanal katılım ve şebeke hissesi bedelinden sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorunludur. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır.
Dairemiz 08/03/2018 tarihli bozma ilamında davacının sorumlu olduğu miktarın 842,00 TL olduğunu belirten hesap doğrultusunda karar verilmesi gerektiği ifade edilmiş olmasına rağmen mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de, bozma gereği yerine getirilmeyerek davacının öncelikle bedelsiz abonelik talebi olduğu gerekçe gösterilerek davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’ ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’un 428.maddesi uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.