Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/7795 E. 2019/61 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7795
KARAR NO : 2019/61
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

Davacı … Yeşilkaya vd. ile davalı … – … – … aralarındaki tazminat davasına dair … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09/05/2014 tarihli ve 2012/34 E – 2014/200 K sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 17/11/2016 tarihli ve 2016/11804 E – 2016/12891 K sayılı ilama karşı davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalı … ve diğer davalı … arasında 07/07/1997 tarihinde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşmeye göre arsa sahibi …’nun taşınmazdaki 284/940 hisseyi üzerinde tutarak 655/940 hisseyi inşaatı yapacak olan …’e 50.000.000,00 TL bedel mukabilinde satmayı vaad ve taahhüt ettiğini, bu bedeli nakit olarak almayarak sözleşmede belirlenen teknik şartlara uygun yapılacak inşaattan bağımsız bölüm olarak almayı kabul ettiğini, davalı müteahhit …’in inşaatı diğer kardeşi olan diğer davalı … ile ortak olarak yaptığını, sözleşmenin ardından ruhsat alınmadan inşaata başladıklarını ve devir aldıkları hisseleri bağımsız bölüm şeklinde anahtar teslimi daire olarak bazı davacılara ve bazı davacıların hisselerini devraldıkları üçüncü şahıslara sattıklarını, ruhsatsız olarak başlanılan inşaatın kabasının tamamlandığını, dairelerin kimisinin kaba haliyle, kimisinin anahtar teslimi bazı davacılara ve bazı davacıların da hisselerini devraldıkları üçüncü kişilere teslim edildiğini, depremin ardından denetimler ve kontroller artınca ruhsatsız başlanılan inşaatlar hakkında … Belediyesi’nce kaçak inşaat tutanakları tutulduğunu, para cezası ve yıkım cezalarının tahakkuk ettirildiğini, 07/07/1997 tarihindeki sözleşmeye göre arsa sahibi …’nun, inşaatın sözleşmede belirtilen teknik şartlara uygun olarak yapılmadığı halde kendisine taahhüt edilen dükkan ve daireleri başkalarına hisse satarak devretmesine rağmen, müteahhite karşı hiçbir hukuki talep ve takipte bulunmayıp, davacılara karşı … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/1349 Esas ve 2008/784 Karar sayılı ilamı ile tapu iptali ve tescil davası açtığını, tapu iptali ve tescil davasının arsa malikinin lehine sonuçlanarak kesinleştiğini, tapu kütüğündeki kayda güvenerek daire sahibi olmak amacıyla arsa hissesi satın alan davacılardan bazılarının hisseyi davalı arsa maliki …’dan, bazılarının …’ten devraldıklarını, davacılardan bazıları ile aynı zamanda gayrimenkul satış vaadi
sözleşmesi imzalandığını, bazılarının ise hisseyi ve daireyi yine hisse devri ile beraber gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalayan iyi niyetli üçüncü kişilerden satın aldıklarını, tapudaki kayda güvenen davacıların, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesindeki yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiklerini, kesinleşen yargı kararı ile davacıların çok ciddi bir maddi kayba uğradıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmişlerdir. 11.04.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.267.894,49 TL zararın ıslah tarihinden, 10.000,00 TL lik zararın ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …; diğer davalı … ile … arasında yapılmış ve mahkeme kararı ile iptal edilmiş bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, davacıların bu yerden hisse alan kişiler olduklarını, sözleşme ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı gibi davalılardan …’in ortağı olmadığını, hiçbir şekilde hiç kimseye daire vaad ederek hisse satmadığını ve taahhütte bulunmadığını, üzerine yapılan işlemlerin sadece resmi işlemler olduğunu ve bu işlemlere … kardeşi olması sebebi ile bir takım küçük yardım ve katkılar sağladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …; davacılar aleyhine … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/1349 Esasında açılan davanın, davacılar aleyhine sonuçlanarak onanıp kesinleştiğini, bu açıdan kesin hüküm gerekçesi ile davanın reddi gerektiğini, …’in yaptığı hisse satışlarında taraf olmadığını, davacıların zararından sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …; açılan davayı ve dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediğini, dava konusu yerin müteahhitliğini yaptığını, davacıların uğradıkları mağduriyetlerin kendisinden kaynaklanmadığını, doğal afet sonucu olduğunu, depremden sonra iflas ettiğini, tazminatları ödeyecek gücünün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı …’ın, …’e yardımda bulunarak bir takım bürokratik işlemleri yerine getirdiği, gerçekte de gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafının … olduğu, davacıların davalı …’a husumet yöneltmelerinin yerinde görülmediği, davacıların davalı müteahhit …’ten evi alan kişiler olup, …’in imara aykırı yapı meydana getirmesi nedeniyle zarara uğradıkları, bu nedenle aynı zamanda gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine karar verildiği, yüklenici olan … taşınmaz üzerinde kişisel hak kazanabilmesi ve bu hakkını da üçüncü kişi konumundaki davacılara temlik edebilmesi için edimlerini sözleşme ve yasalara uygun şekilde yerine getirmesi gerektiği, ancak imara aykırı yapı nedeniyle bu hakkı kazanamadığı için davacılara yaptığı devrin geçersiz olduğunun kesinleşmiş mahkeme kararıyla sabit olduğu, davacıların oluşan zararlarının tek hasmının kendilerine geçersiz temlik işlemi yapan müteahhit … olduğu, davalı …’na husumet yöneltilmesinin usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle davalı … ve … hakkındaki davanın husumet yönü ile usulden reddine, … yönünden davanın kabulü ile toplam 1.277.894,49 TL tazminat alacağının 10.000,00 TL sinin dava tarihinden 1.267.894,49 TL sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten tahsiline yönelik hüküm davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin
17/11/2016 tarihli ve 2016/11804 Esas 2016/12891 Karar sayılı ilamıyla onanmış, anılan ilama karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Düzeltme isteminde ileri sürülen sebeplerin bir bölümü HUMK’nun 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymadığından, davacı tarafın sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava; taşınmazdan hisse alan davacıların, kendilerine karşı açılan dava sonucunda tapuda kayıtlı hisselerinin iptali nedeniyle uğradıkları zararın tazminine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmede geri verme borcu, zenginleşmenin geçersiz bir nedene dayanması durumunda hemen; geleceğe yönelik bir neden bulunuyorsa onun oluşmadığı an; var olan bir neden bulunuyorsa da onun ortadan kalktığı zaman doğmuş olur. Edim yerine getirildiği sırada geçerli bir hukuksal nedenin bulunmasına karşın sonradan bu neden ortadan kalkmış olursa, bu durumda sebepsiz zenginleşme, nedenin ortadan kalktığı an meydana gelir.
Davalı arsa maliki … ile diğer davalı … arasında 07/07/1997 tarih ve 55885 yevmiye numaralı … 7. Noterliği’nde düzenlenen düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile …, … Mevkii, 10913 parsel sayılı taşınmaza bina inşaatı konusunda anlaşma yapıldığı, davalı müteahhit …’in bina yapımına başladıktan sonra edimini yasa ve sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmemesi üzerine, arsa maliki tarafından müteahhit … ve davacılar aleyhine … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/1349 Esas sayılı dosyası ile açtığı dava sonucunda, gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile taşınmazdaki davalılara ait payların iptaline karar verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, tapuda hisseleri iptal edilen davacıların, söz konusu hisselerini kimden aldıkları, akitlerinin kim olduğu noktasında toplanmaktadır.
Arsa malikinin, müteahhit ve davacılara karşı açmış olduğu … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/1349 Esas- 2008/784 Karar sayılı ilamının gerekçesinde; davalıların (işbu davanın davacıları) getirtilen akit tablolarından bir kısım paylarını yükleniciden, bir kısmını arsa sahibinden aldıkları, satın almalarının arsa payı değil bağımsız bölüm satın alma amacına yönelik olduğu, yapı imar mevzuatına uygun olarak yapılıp tamamlanamadığından, tapuda arsa payı olarak görülen ve gerçekte de bağımsız bölümlere özgü olarak satışı yapıldığı anlaşılan bağımsız bölümlerin yasal inşa edilmiş binada mevcut olmadığı anlaşıldığından bu satışların geçerli olmadığı, işlem temelinin çöktüğü, tapuların iptali gerektiği, bu satışlar nedeniyle pay satın alanların zarara uğradıklarını iddia ediyorlar ise kendilerine pay satanlara karşı verdiklerini geri alabilecekleri vurgulanmıştır. Davacılar ise; söz konusu bu gerekçe ile işbu davayı açmışlardır.
Davacılar, arsa payı satın almak için ödemiş oldukları bedeli, başlangıçta var olan nedenin ortadan kalkmış olması nedeniyle sözleşme yaptıkları( kendisine tapuyu devreden, akidi olan) şahıslardan isteyebilirler.
Dosya içerisinde mevcut bir kısım tapu kayıtları ve noterde düzenlenen sözleşmeler ile davacıların ve davacıların hisselerini aldıkları üçüncü şahısların bir bölümünün hisselerini davalı taşınmaz malikinden, bir bölümünün davalı …’ten aldıkları anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında mahkemece; taşınmazlara ilişkin ilk oluşumundan itibaren tedavüllü tapu kayıtları, resmi akit tabloları ve davacıların delil olarak bildirdikleri noterde düzenlenen sözleşmeler de incelenmek suretiyle davacıların, davalı … ve taşınmaz maliki Mehmet ‘den hisse alıp almadıkları, davacıların sözleşmeleri kiminle yaptıkları, başka bir deyişle akitlerinin kim olduğu tespit edilip sonucu dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu davalı … ve Mehmet yönünden yazılı gerekçe ile davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bu gerekçe ile davacı taraf yararına bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan yeniden inceleme sonucu anlaşıldığından; Dairemizin 17/11/2016 tarihli ve 2016/11804 Esas 2016/12891 Karar sayılı sayılı ilamının kaldırılarak kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair karar düzeltme itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 17/11/2016 tarihli ve 2016/11804 Esas 2016/12891 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçeler ile davacı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz ve karar düzeltme harçlarının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 15/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.