Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/7645 E. 2019/263 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7645
KARAR NO : 2019/263
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıların hissedar olduğu … ili, … ilçesi, … Köyü 1812 ve 1813 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerini davalı …’den 23.06.2006 tarihinde, davalı …’den 11.01.2007 tarihinde yapılan düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesindeki taahhüt üzerine satışının yapılıp adına tapuda tescil edildiğini; ancak, dava konusu taşınmazlarda hissedar olarak bulunan diğer davalı …’ün yasal ön alım hakkına dayanarak açtığı davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07/03/2014 tarihli ve 2010/153 Esas sayılı kararı ile, satın aldığı payların tapu kayıtlarında görünen satış bedeli ve tapu masrafları olan 22.313,51 TL karşılığında davalı … adına tesciline karar verildiğini ve hükmün 07/05/2015 tarihinde kesinleştiğini; davalı …’ün satışları önceden bildiği halde önalım hakkını kötü niyetli olarak kullandığını ileri sürerek; davalı …’e ödemiş olduğu 45.000,00 TL den önalım bedeli olan 10.735,00 TL nin mahsubu ile kalan 34.265,00 TL nin ödeme tarihi olan 11/01/2007 den itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalı …’e ödemiş olduğu 100.000,00 TL den önalım bedeli olan 10.375,00 TL nin mahsubu ile kalan 89.265,00 TL’nin ödeme tarihi olan 23/06/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/153 Esas 2014/147 Karar sayılı kararı ile, bu davanın konusu ve talep sonucunun kesin hükümle karara bağlandığından açılan davanın kesin hüküm nedeni ile reddini talep ettiğini, satış bedelinin resmi senette belirtildiğini, satış bedelini de yatırdığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacı tarafından; davalılar … ve …’e toplam 145.000 TL ödenmiş ise de; taşınmazların hisse satış bedellerinin toplamda 21.470 TL olarak gösterilmesi, tapuda daha az harç ödenmesi gayesinden kaynaklanmış olup, davacının kendi kusuruna dayanarak talepte bulunamayacağı gibi davalılar … ile …’ün taşınmazların gerçek değerini alarak edimlerini yerine getirdiklerinden, davalı … yönünden ise uyuşmazlık şufa davası ile çözümlendiğinden davalıların sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin davalı …’e yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Söz konusu davada, düzenleme biçimindeki gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ile satılan tapulu taşınmazlar için ödenen bedellerin, tapu devrinin sonradan iptal edilmesi nedeni ile, TBK’nun 77-82. maddeleri (BK’nun 61-66.maddeleri) gereğince iadesi talep edilmektedir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Borçlar Kanununun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki (TBK’nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme; bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Somut olayda; her ne kadar, taraflar dava konusu taşınmazlardaki hisselerin satış bedelini daha az harç ödenmesi gayesiyle tapu resmi senedinde düşük göstermiş iseler de; davacının davalı …’e ait hisseyi 45.000 TL’ye, davalı …’e ait hisseyi 100.000 TL’ye satın aldığı taraflar arasında yapılan düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmeleri ile sabittir. Davalılar, tapunun iptali nedeniyle, satış vaadi sözleşmeleri ile aldıkları parayı davacıya iade etmelidirler.
O halde, mahkemece; taraflar arasındaki düzenleme şeklindeki taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, davanın davalılar … ve … yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın tümden reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte belirtilen nedenlerle, davacı vekilinin davalı …’e yönelik temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.