Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/7620 E. 2019/6860 K. 18.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7620
KARAR NO : 2019/6860
KARAR TARİHİ : 18.09.2019

Davacı … ile davalı …, … vd. arasındaki itirazın iptali davasına dair Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24/02/2016 günlü ve 2014/358 Esas -2016/70 Karar sayılı hükmün bozulması hakkında dairece verilen 27/09/2018 günlü ve 2016/22610 Esas- 2018/9152 Karar sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalılar ile ortak murisi olan …’a bakılması nedeniyle dava dışı … tarafından açılan bakım ücretine yönelik alacak davası sonucunda davanın kısmen kabulüne, 24.454,26 TL’ nin mirasçılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, mahkeme kararının icraya verilmesi sonucunda, 2013/6 sayılı satış dosyasındaki parasından haciz yoluyla 34.715,46 TL’nin tahsil edildiğini, Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/590 Esas sayılı dosyasında tüm davalılar aleyhinde müştereken ve müteselsilen karar verildiğini, ancak hükmolunan bedelin tümünün tarafınca ödenmek zorunda kaldığını, diğer davalılara ödenmek zorunda kalınan kısım için takip başlatıldığı fakat itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …,…,… dava dışı alacaklı ile karşılıklı ibralaştıklarını, kendilerinin borcu kalmadığını, davacının kendilerine ait bedel ödemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … adına usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermediği görülmektedir.
Mahkemece, davacının kendi payını aşan ödeme yaptığı, ancak davalılar …,…,… ile dava dışı alacaklı arasında düzenlenen 27/12/2012 tarihli belge ile alacaklının takipten vazgeçip belirtilen davalıları ibra ettiği, bu nedenle davacının bu borçlulara karşı rücu hakkını kullanamayacağı, davalıların sorumluluğunun bulunmadığı, davalı … yönünden itirazının haklı olmadığı, ödendiği belirtilen 5.000,00 TL’nin ise gerekçe yazımı sırasında fark edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takip dosyasında borçlu …’in 11.571,82 TL alacağa vaki itirazının iptali ile, borçlu … bakımından takibin bu alacak miktarı üzerinden devamına, borçlu … ‘nin faize itirazının iptali ve diğer borçlular …,…,…’in borca ve faize itirazlarının iptali talebinin reddine, İİK 67/2 maddesi uyarınca %20 hesabı ile 2.314,36 TL icra inkar tazminatının davacı yararına davalı …’den tahsiline karar verilmiş, hükmün davacı vekili ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27/09/2018 gün ve 2016/22610 Esas ve 2018/9152 Karar sayılı ilamı ile davalı … tarafından temyiz dilekçesini HUMK’ nun 432. maddesinde öngörülen onbeş
günlük yasal süre geçirildikten sonra 02/06/2016 tarihinde verildiği gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, davacı yönünden yapılan incelemede dava dışı alacaklı … ile davalılar …,…,…,… arasında 27/12/2012 tarihli belgenin payından fazla ödeme yapan davacının durumunu ağırlaştırmayacağı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, davalı … tarafından bozma ilamına karşı karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
1- 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..” hükmüne yer verildiği, Tebligat Kanunu’nun ”Tebligat Mazbatası” başlıklı 23.maddesinin 7.bendinde; ”21. maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığının, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılmasının” emredildiği, “Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi” başlıklı Tebligat Yönetmeliği’nin 35.maddesinin (f) bendinde ise; “30. ve 31. maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılacağının” hüküm altına alındığı görülmüştür.
Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu, Tebligat Kanunu’nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 35/f maddeleri gereğince, tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Tebligat Yönetmeliği’nin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek işlem yapılmalıdır. Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
Somut olayda, gerekçeli kararın davalı …’e tebliğine ilişkin mazbata incelendiğinde, tebligatın davalı tarafça bildirilen adrese çıkarıldığı, Tebligat Kanunu’nun 21/1 maddesi uyarınca tebliğ edildiği, adreste kimsenin bulunmadığının tespiti ile evrakın mahalle muhtarına teslim edilip kapısına (2) nolu haber kağıdının yapıştırıldığı, komşusuna haber bırakıldığı ancak haber bırakılan komşunun imzasının alınmadığı, imzadan imtina edildiğine dair bir ibareye de yer verilmediği anlaşılmıştır. Davalı …’e yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı, bu halde tebliğ tarihinin davalının öğrendiği tarih esas alınmakla ve davalının temyiz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken zuhulen temyiz isteminin süreden reddine karar verildiği anlaşılmakla davalının karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı …’in temyiz talebinin incelenmesinde;
Somut olayda, davacı tarafından başlatılan icra takibine davalı … tarafından 2012/3868 Esas sayılı dosyaya kendi miras payına mahsuben 5.000,00 TL ödeme yapıldığı hususu da belirtilmek suretiyle itiraz edilmiştir. Mahkeme kararında, söz konusu ödemenin gerekçeli karar yazımı sırasında fark edildiği belirtilmiştir. Buna göre, davalı … tarafından 2012/3868 Esas sayılı dosyaya ödeme yapılıp yapılmadığı hususu araştırılarak, kararda bu husus değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tesisi doğru değildir. O halde mahkemece verilen hükmün, bu nedenle de bozulması gerekirken, zuhulen sadece önceki Dairemiz ilamında belirtilen gerekçeyle bozulduğu anlaşılmakla davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Mahkeme kararının ilk bozma gerekçesi ile birlikte yukarıda açıklanan bu gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte yazılı gerekçeler ile davalı … vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile ikinci bentte yazılı nedenlerle davalı … vekilinin temyiz nedenlerinin incelenerek Dairemizin 27/09/2018 gün ve 2016/22610 Esas- 2018/9152 Karar sayılı bozma ilamına ilave olarak Mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile de BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyenlere iadesine, 18.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.