Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/7489 E. 2019/569 K. 24.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7489
KARAR NO : 2019/569
KARAR TARİHİ : 24.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 2002 yılında evlendiğini, “Çeyiz Teslim Senedi” başlıklı belgede sayılan ev ve ziynet eşyalarını 02.10.2002 tarihinde davalıya teslim ettiğini, müşterek haneden ayrılırken çeyiz senedinde yazılı eşyaların ve kendi kazancıyla satın aldığı eşyaların davalıda kaldığını belirterek; söz konusu eşyaların aynen iadesini, mümkün olmaması halinde bedellerinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında davacı vekili 30.05.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, eşyaların aynen iadesi taleplerinden vazgeçtiklerini, eşyaların bedelini talep ettiklerini belirterek, 33.819,48 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının evden ayrılırken ziynetleri yanında götürdüğünü, çeyiz senedinin boş olarak imzalatıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalının çeyiz senedini teslim alan sıfatıyla imzaladığı, davalının imzaya itiraz etmediği, senedi boş olarak imzaladığını iddia etmişse de tanık beyanlarından senedin boş olarak imzalanmadığı ve senette belirtilen çeyiz eşyalarının davacıya geri verildiğinin davalı tarafça ispat edilmediği gerekçesiyle çeyiz eşyaları yönünden talebinin kabulüne, evden ziynet eşyalarını alamayacak şekilde davalı tarafından uzaklaştırıldığını ispat edemeyen davacının, ziynet eşyaları yönünden davasının reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş, Dairemizin 18.12.2015 tarih ve 2014/7113 Esas, 2014/16814 Karar sayılı ilamı ile “evden kovulduğu sabit olan davacının evden giderken altınları da yanında götürdüğü savunmasının ispat külfeti davalıya ait olup davalıda kalan ziynet eşyalarının ve bedellerinin tespit edilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre davacı lehine hüküm kurulması gerektiği “gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, 9 adet işçiliği olmayan 22 ayar tanesi 20 gramdan toplam 180 gram ağırlığındaki altın bileziğin (13.023,00 TL), 1 adet 14 ayar olarak 16,43 gram ağırlığındaki altın set kolyenin (742,80 TL), 1 çift 14 ayar olarak 4 gram ağırlığındaki altın küpenin, (180,85 TL), 1 adet altın olmayan kol saatin (120,00 TL), 2 adet 14 ayar 3 gram toplam 6 gram ağırlığındaki altın yüzüğün (271,06 TL) aynen mümkün olmadığı takdirde mislen davalıdan alınarak davacıya iadesine, aynen ve mislen iade mümkün olmadığı takdirde 12/04/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen
toplam 14.337,71TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının 1 adet yüzük, 1 adet set künyesi, 3 adet bilezik talepleri yönünden aynen iade, mislen iade ve bedel iadesi taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-)Davalının vekalet ücretine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince; Karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T’nin 13. maddesinde “1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, davacı vekilinin 30.05.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, dava değeri 33.819,48 TL’ye yükseltildiği, bu değerin içerisinde 10.970 TL eşya bedeli, 22.849,48 TL ziynet bedelinin olduğu, eşya bedeli yönünden mahkemece verilen hükmün kesinleştiği, ziynet alacağı yönünden Mahkemece, toplam 14.337,71 TL ziynet alacağının kabulüne, 8.511,77 TL’lik ziynet alacağının reddine karar verildiği ancak reddedilen miktar üzerinden kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmediği görülmüştür.
Mahkemece, davalı lehine reddedilen miktar üzerinden 2.180,00 TL maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken vekalet ücreti takdir edilmemesi hatalı olmuştur.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte belirtilen nedenle, hükme 12 numaralı bent eklenerek “Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’de belirtilen 2.180 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.