Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/7338 E. 2019/4496 K. 14.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7338
KARAR NO : 2019/4496
KARAR TARİHİ : 14.05.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, tarım sulama abonesi olup kullanmış olduğu… abone nolu elektrik sayacından dolayı kaçak elektrik tutanağı tutulduğunu, buna benzer tutanakların yılın belli dönemlerinde tekrarlandığını, müvekkilinin sürekli elektrik kullanmadığını, tutulan tutanağı tebliğ almamasına rağmen 08/05/2013 tarihinde itiraz ettiğini, elektrik kesildikten sonra cezayı öğrendiklerini, kaçak elektrik kullanıldığını kabul etseler dahi kaçak ve ek tahakkuk olarak hesaplanan 59.209,30 TL’ yi kabul etmediklerini, bu tespitin hatalı olduğunu, geriye dönük olarak 12 ay hesaplama yapılmasının kötüniyetli olduğunu ve EPDK ve yönetmeliğe aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere aleyhine davalı tarafça tekemmül ettirilen şimdilik 1.000 TL’ den borçlu olmadıklarının tespitini istemiş, 18.03.2015 tarihinde harcı tamamlayarak dava değerini 59.209,30 TL ‘ye çıkarmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı tarafca davacı aleyhine hesaplanan kaçak ve ek tüketim toplamı 59.209,30 TL’den davacının, davalıya 43.781,79 TL borclu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıda belirtilenler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava kaçak elektrik kullanımından kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir.
Dosyada mevcut ve davaya dayanak teşkil eden, 21.04.2013 tarihli ve 091620 sayılı kaçak elektrik tespit tutanağında “yapılan mobil ekip kontrolünde pano çatısı üzerinden müdahale ederek sayacın her 3 gerilim uçlarını sigorta ile -kumanda ederek yapılan tüketimin kaydetmesini engellediği” hususlarının tespit edildiği görülmüştür.
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri yönetmeliğinin kaçak elektrik tüketimine ilişkin 13/a maddesi “Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi kaçak elektrik tüketimi olarak kabul edilir.” hükmünü içermektedir.
Aynı yönetmeliğin 15. maddesi; kaçak elektrik tespitinin, süresinin tüketim miktarı hesaplamasının ve tahakkukun nasıl yapılacağını açıklamıştır. Buna göre, kaçak elektrik kullanım süresinin belirlenmesi ve tüketim hesaplanması, kaçak tarihinde yürürlükte bulunan kurul kararına göre yapılması gerekir. Buna göre, EPMH. Yönetmeliği ve yönetmeliğin atıf yaptığı EPDK tarafından yayınlanan Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına ilişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararın 1-A, 1-B ve 1-C maddelerinde, kaçak elektrik tüketim bedelinin saptanması gerekir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde davalının eylemi tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri yönetmeliğinin 13. maddesi hükmünde kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak tanımlanmıştır. Bu durumda, davacının eyleminin kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu ve anılan yönetmelik hükümlerine göre kaçak elektrik bedeli hesaplaması yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri yönetmeliği madde 15 ve yönetmeliğin atıf yaptığı EPDK tarafından yayınlanan Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararın 1-A, 1-B ve 1-C maddeleri uyarınca taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hükme dayanak söz konusu bilirkişi raporunda; ilgi yönetmelik ve EPDK kararındaki soyut ilkelerin tekrarı ile yetinilmiş, aksi sabit olana kadar resmi belge hükmünde bulunan kaçak tutanağının varlığına rağmen kaçak elektrik tahakkuku hesaplaması yapılmamış, yalnızca kaçak ek tahakkuk hesaplaması yapmakla yetinilmiş, kaçak ek tahakkuku hesaplamasında ise kaçak tespit tutanağında abonelik sözleşmesinde 160 kw olarak yer alan trafo gücüne ilişkin bilgi dikkate alınmaksızın etraftaki tarım sulama yapılan arazilerde yer alan kurulu güçün 110 kw olması dayanak gösterilerek çarpanın yanlış alındığı, yine kaçak tüketime esas gün sayısı dikkate alınırken tarımsal sulama gün ve çalışma sayısının yönetmelik hükümlerine aykırı olarak hesaplama yapıldığı görülmüştür.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dosyanın konusunda uzman bilirkişi heyetine verilerek, heyetten davalı tarafından istenebilecek kaçak elektrik bedelinin anılan yönetmelik hükümlerine göre, yayınlanan Kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı EPDK kararında belirtilen usul ve esaslara göre yeniden hesaplanması için taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması sonucu yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştr.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.