Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/7323 E. 2019/3350 K. 15.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7323
KARAR NO : 2019/3350
KARAR TARİHİ : 15.04.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı kurumun elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından düzenlenen faturalar ile kendisinden kayıp – kaçak, dağıtım – iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli adı altında haksız tahsilatın gerçekleştirildiğini ileri sürerek; son on yıl içinde tahsil edilen bahse konu bedellerin tespiti ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100,00 TL nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın, davalı şirket yerleşim yeri adresi olan Konya Ticaret Mahkemelerinde açılması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini, dava konusu bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine ; Dairemizin 28.09.2017 tarih ve 2017/11256 E. – 2017/13013 K. Sayılı ilamı ile, ” … Mahkemece; dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra gerekli görülmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle tarafların hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde , konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak , dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre , davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ” Esastan Sonuçlanamayan Davalarda Yargılama Gideri ” başlıklı 331. maddesinin 1. Fıkrasında; ” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi;” Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur . Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı ilamı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedellerinin tahsili istemiyle açılan davada, “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair hüküm tesisi, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur.
Bu durumda, mahkemece; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının, dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildikten sonra, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde nispi vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan, ” Davacı, davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ifadesinin çıkartılarak yerine ” Davacı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 6. maddesi gereğince 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” ifadesinin yazılmasına, hükmün davacı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.