Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/7294 E. 2020/2567 K. 03.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7294
KARAR NO : 2020/2567
KARAR TARİHİ : 03.06.2020

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden karar düzeltilerek davanın reddine ilişkin olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, elektrik abonesi olduğu davalı şirket tarafından kayıp-kaçak, dağıtım, perakende satış hizmeti, iletim ve zorunlu kamu bedelinin haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.200,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya konu edilen bedellerin sözleşme ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak tahsil edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, 6719 sayılı Yasa ile kayıp kaçak ve sair bedellerin EPDK’nın öngördüğü ölçütler dahilinde tahsil edilmesinin hukuka aykırı olmadığı belirtilerek 6719 sayılı Yasadan önce hukuki durumun tartışmalı olması nedeni ile davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmeyip davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, davacının davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği belirtilerek davacının istinaf sebeplerinin kısmen kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden karar düzeltilerek davanın reddine karar verilmiş, anılan hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, kayıp kaçak ve sair bedellerin iadesine yönelik alacak davasına ilişkindir.
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde hükmün ihtiva etmesi gereken hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Maddeye göre, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Gerekçe- hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir .
Somut olayda, bölge adliye mahkemesince karar gerekçesinde, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, hüküm kısmında ise yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. Bu halde, yargılama giderlerinin tahsili yönünde gerekçe ile hüküm arasında oluşan çelişki usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
2- Davacı istinaf dilekçesinde, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmek sureti ile kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Bölge adliye mahkemesince, davacının istinaf dilekçesinde kararın konusuz kalma nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına çevrilmesini talep etmediği gerekçesiyle istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, davanın kabulü talebinin karar verilmesine yer olmadığına dair istemini de kapsadığı gözönünde bulundurularak, açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 03/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.